1 / 208

Gelir Vergisi Kanunu

Gelir Vergisi Kanunu. İsa TEKİN Vergi Denetmeni. GELİR VERGİSİNİN KONUSU VE GELİRİN UNSURLARI. Gelir vergisinin konusu, gerçek kişilerin elde ettiği gelirlerdir.

liam
Download Presentation

Gelir Vergisi Kanunu

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Gelir Vergisi Kanunu İsa TEKİN Vergi Denetmeni

  2. GELİR VERGİSİNİN KONUSU VE GELİRİN UNSURLARI Gelir vergisinin konusu, gerçek kişilerin elde ettiği gelirlerdir. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’ nun 1. maddesinde “Gerçek kişilerin gelirleri Gelir Vergisine tabidir. Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.”hükmü yer aldıktan sonra gelirin unsurları Gelir Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde 7 bent halinde aşağıdaki gibi sayılmıştır. • 1. Ticari kazançlar; • 2. Zirai kazançlar; • 3. Ücretler; • 4. Serbest meslek kazançları; • 5. Gayrimenkul sermaye iratları; • 6. Menkul sermaye iratları • 7. Diğer kazanç ve iratlar

  3. Aşağıdakilerden hangisi gelir vergisinin konusudur? • Gerçek kişilerin elde ettikleri gelirler • Tüzel kişilerin elde ettikleri gelirler • Anonim şirketlerin kazancı • Limitet ve Anonim Şirketlerin kazancı • Limitet Şirketlerin kazancı

  4. a) Gelirin Şahsiliği: Gelir vergisi yalnızca gerçek kişilerin gelirine uygulanan bir vergidir. Hukukumuzda gerçek kişilerden başka tüzel kişiler de hak ve borçlara ehil varlık olarak kabul edilmiştir. Ancak gelir vergisi yalnız gerçek kişilerin gelirlerini vergiye tabi tuttuğu için, tüzel kişilerden sermaye şirketleri gelir vergisi dışında kalır. • Gerçek kişi,Medeni Kanun hükümleri çerçevesinde şahsiyet sahibi olan,yani hak ve borç edinmeye ehil olan insandır. Gerçek kişilik tam ve sağ doğmakla başlar,ölümle biter. Gerçek kişilere ait gelirin vergilendirilmesi için, kişinin belli bir yaşta olması haklarını kullanmaya ehil olması gerekmez. • b) Gelirin Yıllık Oluşu: Vergilemede gerçek kişiye ait gelirin bir yıllık tutarı nazara alınır. Gelir Vergisi Kanunu bir yıllık dönem olarak takvim yılını esas almıştır. Bu bir yıllık dönem takvim yılı olarak uygulanmakla birlikte takvim yılının bazı istisnaları bulunmaktadır. Örneğin yapılan işin mahiyeti gereği bazı kişilere tanınan özel hesap dönemi bu istisnaların başlıcalarındandır.

  5. c) Gelirin Gerçek ve Safi Oluşu: Vergilendirilecek gelirin gerçek ve safi olması gerekir. İdari nitelikte bir ilke olan gelirin gerçek olması; çeşitli ücret, kazanç ve iratlarda her zaman gerçek işlemlerin kaydedilmesi suretiyle hesaplanmasını öngörmektedir. • Gelirin safi olması ise, gelirin elde edilmesi sırasında yapılan giderlerin gayri safi hasılattan indirilmesinden sonra kalan kısmın vergiye tabi tutulmasını ifade eder. • d) Gelirin Elde Edilmiş Olması:Gelirin elde edilmesi vergileme yönünden büyük önem taşır. Elde edilmeyen gelirin vergilendirilmesinden bahsedilemez. Elde etme,kişinin o gelir üzerinde hukuken tasarrufta bulunabilmesini ifade etmektedir. Kişi,eğer sahibi bulunduğu geliri başkasına bağışlayabiliyor,onunla mal ve hizmet satın alabiliyor ve borçlarını ödeyebiliyorsa geliri elde etmiş sayılır.Gelirin elde edilmesi olayı, aynı zamanda gelir vergisinde “vergiyi doğuran olay”dır. Vergiyi doğuran olay,213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 19. maddesinde “vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar.” şeklinde tanımlanmıştır. Vergiyi doğuran olay söz konusu olmadıkça vergi de söz konusu olmaz.

  6. Aşağıdakilerden hangisi Gelir Vergisi Kanunu’na göre gelirin özelliklerinden değildir? • Gelir kişiseldir • Gelir yıllıktır • Gelir gerçektir • Gelir safidir • Gelir tüzeldir

  7. Aşağıdakilerden hangisi gelir vergisi mükellefinin özelliklerindendir? • Gerçek olmayan kişilerdir. • Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olması yeterlidir. • Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması zorunludur. • Ölümden sonra da devam eder. • Hepsi

  8. GELİRİN ELDE EDİLMESİNE İLİŞKİN ESASLAR Elde etmegelir vergisinde vergiyi doğuran olaydır. Bu yönden bir gelir unsurunun ne zaman elde edilmiş olduğunun tayini vergilemede büyük önem taşır. GVK elde etmeyi vergiye tabi gelir unsurunun niteliğine göre farklı esaslara bağlamıştır. Gelirin elde edilme süreci muhtelif aşamalardan oluşmaktadır. 1- Tahakkuk : Gelir önce tahakkuk eder. Tahakkuk gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesidir. Bunun için gelir doğuran muamelenin eksiksiz olarak tekemmül etmiş olması gerekir. 2- Hukuki Tasarruf : İkinci safha, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesidir. Gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanıp tahakkuk etmesi, sahibinin talep hakkını mutlaka beraberinde getirmez. Talepte bulunabilmek için tespit edilmişse ödeme derecesi veya süresinin dolması gereklidir. Bu nedenle hukuki tasarruf, sahiplerinin gelir üzerinde talepte bulunma hakkını ifade eder. 3- Ekonomik Tasarruf : Ekonomik tasarruf, ödemeyi yapacak olan tarafından gelirin, sahiplerinin emrine amade kılınmasıdır. Emre amade kılınmadan maksat, istek konusu hakkın istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesidir. Ekonomik tasarruf, teorik olarak gelirin sahibi tarafından talep edilecek hale gelmesini, yani hukuki tasarrufu izleyen üçüncü safhadır. 4- Fiili Tasarruf : Fiili tasarruf gelirin, nakit ve ayın şeklinde maddi bir kıymet veya gayri maddi bir servet unsuru olarak sahibinin mal varlığına dahil olmasını ifade eder. Gelir, geliri doğuran muamelenin karşı tarafının tasarrufundan bütün unsurları ile çıkmış, ilgilinin mal varlığına girmiştir. Fiili tasarruf normal olarak, hukuki ve ekonomik tasarrufu izleyen zamanın safhasıdır.

  9. Aşağıdaki gelirlerden hangisinde tahakkuk esası dikkate alınır? • Gayrimenkul sermaye iradı • Ücret • Zirai kazançlar • Serbest Meslek kazancı • Diğer ve her türlü kazanç ve iratlar

  10. 7 GELİR UNSURU İTİBARİYLE ELDE ETME ESASLARI Ticari kazançlarda; tahakkuk esası geçerlidir. Gelirin mahiyet ve tutar itibariyle kesinlik kazanmış olması elde edilmiş sayılması için yeterlidir. Zirai kazançta; kazanç nasıl tespit edilirse işletme hesabı ve bilanço esasında tahakkuk unsuru geçerlidir. Tevkif usulü ile vergilemede ise satış tarihinden elde edilmiş sayılır. Serbest meslek kazançlarında; Serbest meslek kazançlarında elde etme tam anlamı ile tahsil esasına (fiili tasarrufa ) bağlanmıştır. Nakden veya aynen tahsil edilmeyen gelir elde edilmiş sayılmaz. Gayrimenkul sermaye iratlarında; tahsilat kira süresinden sonra yapıldığı hallerde tahsilat, kiranın peşin tahsil edildiği hallerde ise tahakkuk, Ücretlerde; elde etme hukuki tasarruf imkanlarının doğduğu anda elde edilmesi sayılır. Zira aynı anda ekonomik tasarrufunda doğduğu kabul edilir. Ancak ücretli hukuki tasarrufa rağmen, gelirin işverence emrine amade tutulmamış olduğunu ispat ederse elde etmenin tekemmül ettiği ileri sürülmez. Buna karşılık ücret , hizmet erbabının emrine amade tutulmuş yani ekonomik tasarruf imkanı doğmuşsa tahsil edilmemiş olsa bile elde edilmiş sayılır. Menkul sermaye iratlarında; elde etme hukuki ve ekonomik tasarrufun tam doğduğu anda tekemmül etmiş olur. Menkul sermaye iratlarında özellik, ekonomik tasarrufun daha belirgin olması, talep hakkının buna göre tayin edilmesidir. Örneğin ;Temettüde, kar payının şirketlerce ödenmeye başlandığı tarihte, Tahvillerdeüzerinde yazılı vadede, mevduat faizinde ödemeyi yapacak müessesenin faizi tahakkuk ettirdiği anda, adi komandit şirket kar payları bilanço tarihinde elde edilmiş sayılır. Sair kazanç ve iratlarda; kaynak ve gelirin yenilenmesi bakımından devamlılık olmadığı için hukuki ve ekonomik tasarrufu, tahakkuktan ayırmak mümkün olmaz. Örneğin; menkul kıymetlerin ve ortaklık hisselerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlarda satış işleminin tamamlandığı tarihte gelir elde edilmiş sayılır.

  11. Dar Mükellefiyette Elde Etme: • Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye'de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur: • 1. Ticari kazançlarda; kazanç sahibinin Türkiye'de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyle sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye'de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye'de elde edilmiş sayılmaz. • Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış aktinin Türkiye'de yapılmış olmasıdır. İş merkezinden maksat ise, iş bakımından muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edildiği merkezdir. • 2. Zirai kazançlarda: Zirai faaliyetlerin Türkiye'de icra edilmesi; • 3. Ücretlerde: • a) Hizmetin Türkiye'de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye'de değerlendirilmesi; • b) Türkiye'de kain müesseselerin idare meclisi başkan ve üyelerine, denetçilerine tasfiye memurlarına ait huzur hakkı, aidat, ikramiye ve benzerlerinin Türkiye'de değerlendirilmesi; • 4. Serbest meslek kazançlarında: Serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi; • 5. Gayrimenkul sermaye iratlarında: Gayrimenkulün Türkiye'de bulunması ve bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye'de kullanılması veya Türkiye'de değerlendirilmesi;

  12. GELİR VERGİSİNDE MÜKELLEFİYET VE ŞEKİLLERİ Tam Mükellefiyet ; 1-Türkiye’de Yerleşmiş Olanlar - İkametgahı Türkiye’de bulunanlar - Bir takvim yılı içinde Türkiye’de sürekli olarak altı aydan fazla oturanlar 2-Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları, tam mükellefiyet esasında vergilendirilir. Türkiye’de Yerleşme Sayılmayan Haller; Gelir Vergisi Kanunu’nun 5. maddesine göre aşağıda yazılı olan yabancılar Türkiye’de altı aydan fazla kalsalar dahi yerleşmiş sayılmayacaklardır. Belli ve geçici görev veya iş için Türkiye’ye gelen iş, ilim ve fen adamları, uzmanlar, memurlar, basın ve yayın muhabirleri ve durumları bunlara benzeyen diğer kimselerle tahsil, tedavi, istirahat veya seyahat maksadıyla gelenler; Tutukluluk, hükümlülük veya hastalık gibi elde olmayan sebeplerle Türkiye’de alıkonulmuş veya kalmış olanlar; Dar Mükellefiyet; Gelir Vergisi Kanunu’nun 6.maddesinde Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece, Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmıştır. Çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla bir süredir yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratları bakımından dar mükellefiyet esasında vergilendirilmeleri gerekmektedir.

  13. Bir baraj inşaatının derivasyon tünellerini yapmayı üslendiği için Türkiye’ ye gelen iş adamı, bir takvim yılında altı aydan fazla da otursa,Türkiye’ de yerleşmiş sayılmaz. Tam mükellefiyete tabi olma durumuna girmez. Çünkü Türkiye’ ye gelmesinin nedeni olan iş hem belli hem de geçicidir. • İstanbul Tıp Fakültesinde okumakta olan İran uyruklu veya Türk Ordusunda staj gören Libya uyruklu bir gerçek kişi, bir takvim yılı içinde, aralıksız olarak altı aydan fazla da otursa, Türkiye’ de yerleşmiş sayılmaz. Türkiye Dışında Oturan Türk Uyruklular: • Türk uyrukluların tam mükellefiyet esasında vergilenmesi için, ikametgahını Türkiye’ ye nakletmesi veya belli haller dışında Türkiye’ de bir takvim yılı içinde altı aydan fazla oturması icap eder.

  14. Aşağıdakilerden hangisi dar mükellefiyetin • sonuçlarından biri değildir? • Şahsilik kuralı uygulanır. • Sadece Türkiye’de elde ettikleri gelirlerin vergisini ödemekle yükümlüdürler. • Mülkilik kuralı uygulanır. • İhracat istisnasından yararlanırlar. • Vergi matrahından sigorta indirimi yapamazlar.

  15. Aşağıdakilerden hangileri dar mükellef olarak vergilendirilmezler? • A) Basın ve yayın muhabirleri • B) Türkiye’de güvelik nedeniyle alıkonulanlar • C) Türkiye’de ikametgah sahibi sanatçı Ahmet Özhan’ın Almanya’da konser vermek amacıyla 6 aydan fazla kalması • D) Alman Maliye bakanlığına bağlı olarak çalışan vergi müfettişlerinin 6 aydan fazla Türkiye’de görevlendirilmeleri

  16. TİCARİ KAZANÇLAR Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde ticari kazanç;”Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar” olarak tanımlanmış olup, ayrıca; aşağıda sayılan kazançların da Gelir Vergisi uygulamasında ticari kazanç sayıldıkları belirtilmiş bulunulmaktadır. 1- Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden, 2- Coberlik işlerinden, 3- Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden, 4- Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden, 5- Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden, 6- Satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından, 7- Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar, 8- Ayrıca GVK’ nun 53. maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen cümleyle “Çiftçiye ait olmakla beraber ziraî işletmeye dahil edilmeyen biçerdöver veya bu mahiyetteki bir motorlu araç veya on yaşına kadar ikiden fazla traktörün işletilmesinden elde edilen gelirler ticarî kazanç hükümlerine göre vergilendirilir. Kollektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandite ortakların ortaklık karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir.

  17. TTK nın 3. maddesine göre ticari iş; bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren muamele, fiil ve işler, ticari işlerdir. TTK nun 11. Maddesinde de ticari işletme tanımlanmıştır. Buna göre; ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ticari işletme sayılır. Yine TTK ya göre ticarethane, fabrika ile ticari şekilde işletilen diğer müesseseler ise şunlardır: • Menkul malların satılmak veya kiraya verilmek üzere tedariki ve bunların aynen veya başka bir şekle sokularak satılması veya kiraya verilmesi, • Kıymetli evrakın satılmak üzere tedariki ve bunların satılması , • Her çeşit imal ve inşa, • Madencilik, • Matbaacılık, gazetecilik ve kitapçılık, yayın ilan ve istihbarat, • Tiyatro, sinema, otel, han ve lokanta gibi umumi mahaller, hususi mektep ve hastahane ve açık satış yerlerinin işletilmesi, • Umumi mağazalar, sair depo ve ambarların işletilmesi, • Borsa ve kambiyo işleri, sarraflık , bankacılık, • İçtimai sigortalar hariç olmak üzere, sigortacılık, • Kara, deniz ve havada, nehir ve göllerde yolcu ve eşya taşımak , • Su, gaz ve elektrik dağıtmak, telefon ve radyo ile haberleşme ve yayın , • Acentalık, tellallık, komisyonculuk ve sair bütün tavassut işleri, Mahiyeti itibariyle yukarıda sayılan işlerle uğraşmak üzere kurulan müesseseler de TTK’ nunca ticari işletme sayılmıştır.

  18. Aşağıdakilerden hangisi Gelir Vergisi Kanunu’nda özel olarak sayılan bir ticari faaliyet değildir? • a. Özel hastanenin kiralanması • b. Özel hastane işletilmesi • c. Diş protezciliği • d. Gayrimenkul alım satım işiyle devamlı uğraşılması • e. Özel okul işletilmesi

  19. TİCARİ KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ A- Vergileme Dışı Bırakılanlar: * Vergiden muaf esnaf (G.V.K. Md:9) * Yatırım indirimi istisnası (G.V.K. Md:19, (Ek Md:1-6)) * PTT acentalarında kazanç istisnası (G.V.K. Mük. Md:18) * Eğitim ve öğretim işletmelerinde kazanç istisnası (G.V.K. Md:20) * Sergi ve panayır istisnası (G.V.K. Md:30/1) B- Gelir Vergisine Tabi olanlar: 1-Gerçek Usulde Ticari Kazancın Vergilendirilmesi: (G.V.K. Md:37-39) * İşletme hesabı esasına göre kazancın tespiti * Bilanço Esasına göre kazancın tespiti 2- Basit Usul: (G.V.K. Md:46-48, 51) 3-Özellikli Olan Ticari Kazançlarda Kazanç Tespiti: * Ulaştırma işlerinde matrah. (G.V.K. Md:45) * Yıllara sari inşaat ve onarma işleri. (G.V.K. Md: 42,43,44)

  20. TİCARİ KAZANÇ AÇISINDAN ŞİRKET ORTAKLARININ DURUMU • 1. Kollektif Şirket Ortaklığı • Ticaret Kanunu’na göre kurulan kollektif şirketler ortakların kişiliğinden başka tüzel kişiliğe sahiptirler. Ancak gelir vergisi açısından bu tüzel kişiliği değil doğrudan kollektif şirket ortaklarını vergilendirmeyi amaçlamıştır. Bu açıdan kollektif şirket ortaklarının vergilendirilmesiyle şahıs işletmelerinin vergilendirilmesi açısından herhangi bir fark bulunmamaktadır. • Diğer yandan gelir vergisi stopajı ve KDV bakımından kollektif şirketlerin tüzel kişiliği muhatap alınmıştır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre kollektif şirketler birinci sınıf tüccar sayıldıkları için iş hacimlerine ve sair unsurlara bakılmaksızın bilanço usulüne göre defter tutmak zorundadırlar. (213 Sayılı Vergi Usul Kanunu. Md.176/4) • Gelir Vergisi Kanunu’nun 52. maddesine göre kollektif şirket ortaklarının şirket kazancından aldıkları paylar şirket zirai faaliyette bulunsa dahi ticari kazanç olarak vergilendirilir. • 2. Adi Komandit Şirket Ortaklarının Durumu • Adi Komandit Şirketlerde iki tür sorumluluk vardır. Ortakların sorumluluğu işletmeye koyduğu sermaye ile sınırlı ise “komanditer ortak” şayet sorumluluk sermaye ile sınırlandırılmamışsa “komandite” ortak şeklinde nitelendirilir. • Komanditer ortakların şirket kazancından elde ettiği gelir menkul sermaye iradı, komandite ortakların geliri ise ticari kazanç olarak vergilendirilir. • Şirket kazanç elde etmese bile komandite ortak yıllık gelir vergisi beyannamesi vermek zorundadır. Bu durumda komanditer ortağın elde ettiği kar payı olmayacağından beyan sorumluluğu da yoktur.

  21. 3. Adi Şirket Ortaklarının Durumu: • Ticari faaliyetlerde bulunan adi ortaklıklarda ortakların payına düşen kazançlar, ayrı ayrı ticari kazanç sayılır. Bu nedenle ortakların payına düşen karlarını ticari kazanç olarak ayrı ayrı beyan etmeleri gerekir. Adi ortaklıklarında diğer şirketler gibi Katma Değer Vergisi ve stopaj açısından ortaklık olarak sorumlulukları vardır. • Adi ortaklıklardaki ortaklar(GVK 46-51 ve VUK’nun 176-178. maddelerine göre durumları dikkate alınarak) basit usulde gelir vergisine tabi olabileceği gibi, ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı defteri veya birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasına göre de defter tutabilirler. • Zirai faaliyette bulunan adi şirket ortakları normalde çiftçi olarak değerlendirilmekte ve bu faaliyetleriyle kanunda belirlenen hadleri aştığı takdirde zirai kazanç bakımından gerçek usulde gelir vergisine tabi tutulmaları gerekmektedir. • Örnek:Tahir Ceylan ve Ortakları Adi Şirketinin faaliyet konusu; Sakarya İli’ndeki fındık üreticilerinden almış oldukları mahsulü depoladıktan sonra hiçbir işleme tabi tutmadan yağ fabrikalarına satmaktır. Adi şirketin bu faaliyeti ticari bir faaliyettir. Bu durumda şirket ortaklarının, şirketin karından elde etmiş oldukları kazançları ticari kazanç olarak ayrı ayrı vergilendirilecektir.

  22. 4. Şahıs Şirketlerinin Serbest Meslek Faaliyetlerinde Bulunması Halinde Ortakların Durumu • Gelir Vergisi Kanunu’nun 65. maddesinde belirtildiği üzere şahıs şirketlerinin serbest meslek faaliyetinde bulunması halinde adi ve kollektif şirket ortakları ile adi komandit şirketlerin komandite ortaklarının bu şirketlerden elde ettikleri kazançları serbest meslek kazancı sayılır. • Örnek:Ahmet Çakır ve Osman Yılmaz Ankara barosuna kayıtlı avukatlardır. Ortak bir hukuk bürosu kurmak amacıyla bir kollektif şirket kuruyorlar. Şirketin faaliyet konusu hukuk davalarına vekalet etmek olup bu faaliyet serbest meslek faaliyeti kapsamındadır. Bu nedenle şirket ortaklarının şirketten elde ettikleri kazanç serbest meslek kazancı olarak vergilendirilecektir. • SERMAYE ŞİRKETLERİNİN ORTAKLARI • Sermaye şirketleri ile kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve vergi dairesine Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde belirtildiği üzere mükellefiyet tesis ettiren iş ortaklıkları gelir vergisi kapsamı dışında bırakılarak, bunların kazancı, kurum kazancı olarak kurumlar vergisine tabi tutulmuştur.

  23. TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNE İLİŞKİN ESASLAR 1. TİCARİ KAZANCIN GERÇEK USULDE TESPİTİ : a. Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti Gelir Vergisi Kanununun 38. maddesi uyarınca “Bilanço” esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bilanço dönemi içinde teşebbüs sahip veya sahiplerince: 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir; 2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur. b. İşletme Hesabı Esasında Ticari Kazancın Tespiti Gelir Vergisi Kanununun 39. Maddesi uyarınca İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır.

  24. 2. Ticari kazancın basit usulde tespiti : Basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki müspet farktır. Bu fark, faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi mecburi olan alış ve giderler ile hasılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanacaktır. Basit usule tabi olmanın genel şartları şunlardır: 1)Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak, 2)İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı Büyükşehir Belediye sınırları içinde 4.300 TL’yilirayı, diğer yerlerde 3.000 YTL’yi aşmamak, ( 2009 yılı için ) 3)Ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olmamak. Mükelleflerin basit usulden faydalanabilmeleri için yukarıda yer alan genel şartların yanı sıra 48. maddede yer alan alım-satım yada gayri safi iş hasılatı tutarların da aşmaması ve faaliyet konusunun 51. maddede sayılan faaliyetlerden olmaması gerekmektedir.

  25. 3. Basit Usule Tabi Olmanın Özel Şartları (GVK md.48): • 1-Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının 2009 yılı için 60.000 Lirayı veya yıllık satışları tutarının 89.000 lirayı aşmaması, • Bu madde mal alım ve satımı ile ilgilidir. • Örnek:Ayakkabı alım satımı ile uğraşan bir mükellefin 2009 yılı alımları tutarı 40.000 TL’dir. Buna göre bu mükellef basit usule tabi olacaktır. Fakat aynı mükellefin satışları tutarı 93.000-TL olsaydı, satışlar tutarı 89.000 TL’yi aştığı için basit usule tabi olmanın şartını kaybederek, ertesi takvim yılı olan 2010 takvim yılının başından itibaren gerçek usulde vergilendirilmesi gerekecekti. • 2-1 numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının 2009 yılı için 30.000 lirayı aşmaması, • Bu madde yapılan hizmetlerle ilgili olup mal alış ve satışlarıyla ilgili değildir. Mesela nakliye, temizlik, taşıma v.b. faaliyetlerdir. • Örnek:Taşımacılık faaliyetinde bulunan bir mükellefin bu faaliyetinden 2009 yılında elde ettiği gayrisafi iş hasılatı 25.000 TL’dir. O halde bu mükellef 30.000 TL sınırının altında kaldığı için basit usulde faaliyetine devam edecektir.

  26. 3- 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde (yani hem mal alım satımı hem de hizmet faaliyetinde bulunmak demektir.), yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının 2009 yılı için 60.000 lirayı aşmaması gerekmektedir. • Örnek: Ayakkabı alım satımının yanında taşımacılık faaliyetinde de bulunan mükellefin durumu ise şu şekilde olacaktır; Mükellefin ayakkabı satışından dolayı 2009 yılı toplam satışlarının tutarı 47.000TL, taşımacılık faaliyetinden elde ettiği 2004 yılı toplam iş hasılatı 15.000 TL’dir. • Buna göre 47.000TL+15.000TL=62.000 TL olduğuna göre mükellef, 2009 yılı için öngörülen 60.000 lirayı aştığından dolayı izleyen yılın başından itibaren gerçek usule tabi olacaktır. • 4. Aynı İşte Ortak Olarak Çalışanların Basit Usulde Vergilendirilme Şekli (GVK.46 md.5.Fıkra): • 1. Faaliyetin Ortaklık Halinde Yürütülmesi • Aynı işte ortak olarak çalışılması halinde Genel Şartlar içerisinde belirtilen yıllık kira bedeli ile Özel Şartlar içerisinde yer alan iş hacmi ölçüleri toplu olarak dikkate alınır. Diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre Gelir Vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticari kazancı da gerçek usulde tespit olunur.

  27. 2. Faaliyetin Birden Fazla İşe Ortak Olunmak Suretiyle Yürütülmesi • Birden fazla ortaklığa ortak olunması halinde; basit usulden yararlanılması için aranacak genel ve özel şartların aşılıp aşılmadığı, o kişinin muhtelif ortaklıklardaki hissesine düşen iş yeri kirası ile iş hacmi ölçülerinin ayrı ayrı toplanması suretiyle belirlenir. • 3. Faaliyetin Şahsi İş Yanında Başka İşe Ortak Olarak Yürütülmesi • Adi ortaklık halinde çalışanlardan aynı zamanda diğer şahsi bir işle de iştigal edenlerin gerçek veya basit usulden hangisine göre vergilendirileceği, Genel Şartlarda belirtilen kira bedeli ile Özel Şartlarda yer alan ölçülerden şahsi işine ait olanlara, ortaklıklardan hissesine düşen miktarların eklenmesi suretiyle tespit olunur. Şahsi işin mevcut olmaması halinde, muhtelif ortaklıklardaki hisselerin toplanması ile yetinilir. • Örnek:Mahir Bey ile Bayan Ayşe birlikte Aksaray İli’nde(Aksaray İli’nin büyükşehir olmadığına dikkat edilmeli) %50 şer hisse ile bir adi ortaklık kurmuşlardır. Ortaklığa ait iş yeri kiralanmış olup 2009 yılında ödenen kira bedeli yıllık 2.300 TL olup, ortaklığın bir yıl içindeki alışları 50.000 TL, satışları ise 73.600 TL dir.

  28. Mahir Bey yine aynı il sınırları içerisinde alım satım işiyle uğraşmaktadır. İş yeri kendisine ait olup yıllık emsal kira bedeli 1.500 TL dir. Buna göre Mahir Beyin payına ortaklıktan (2.300 TL/%50)= 1.150 TL kira düşmektedir. Kendi iş yerinin yıllık emsal kira bedeli ise 1.500 TL dir. İkisinin toplamı 1.500 + 1.150 = 2.650 TL olup, 3.000 TL yi geçmediğinden vergi değeri bakımından basit usul şartını haizdir.(Aksaray, bir büyükşehir belediyesi olmadığına göre diğer yerler kısmına girmekte ve buna göre buralarda 2009 yılı için 3.000 TL sınırı dikkate alınacaktır.) • Mahir Bey’in bir yıl içerisindeki alışları 40.000 TL, satışları 56.300 TL dir. Mahir Bey’e ortaklık alışlarından (50.000/%50)= 25.000 TL düşmektedir. Kendi işletmesindeki, alışları ise 40.000 TL dir. Bu ikisinin toplamı 65.000.000.000 TL olup özel şartlardan 2009 yılı için uygulanan yıllık alımları tutarının 60.000 TL yi aşmasından dolayı Mahir Bey 31.12.2009 tarihi itibari ile basit usule tabi olmanın şartlarını kaybettiğinden 2010 vergilendirme döneminden itibaren gerçek usulde vergilendirilmeye başlanacaktır. • Diğer yandan Bayan Ayşe’nin kazancı da ortağı Mahir Bey’nın kazancı gerçek usulde tespit edileceğinden hadleri aşıp aşmadığına bakılmaksızın 2005 yılından itibaren gerçek usulde tespit edilecektir.

  29. Basit Usulün Hududu (GVK md. 51) • VUK’nun 173/2. maddesi gereğince defter tutma mecburiyetleri yoktur. 1/1/1999 tarihinden itibaren Vergi Usul Kanunuhükümlerine göre fatura, perakende satış vesikaları ve diğer belgeleri düzenleme ve kullanma mecburiyetleri vardır. Bu mükellefler kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç, bildirmeler, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabidirler. • Basit usule tabi mükelleflerin faaliyetlerinde kullandıkları alet, edevat, makineyi ya da taksi, minibüs işletmecilerinin taksi ve minibüslerini satmaları halinde belge düzenlemeleri gerekmektedir. Bu satışlardan kâr elde edilmesi halinde bu tutar ticari kazanç ile ilişkilendirilmez. GVK’nın 80-82. maddeleri kapsamında diğer kazanç ve irat olarak beyan edilir. • KDVK 17/4-a ya göre KDV’den istisna edilmiştir. • Gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret ise yıllık beyanname, mükellefin de imzası alındıktan sonra izleyen yılın Şubatayının 25. günü akşamına kadar büroda görevli personel tarafından vergi dairesine verilecek veya gönderilecektir. Mükellef kendisi tutuyorsa kendisi tarafından verilecektir. • Ancak, mükelleflerin basit usulde vergilendirilen ticari kazancı ile birlikte diğer gelir unsurları da varsa yıllık beyanname izleyen yılın Martayının 25. günü akşamına kadar verilecektir. • ŞUBAT ayının 25. günü akşamına kadar verilecek beyannameler üzerinden hesaplanan gelir vergisi Şubat ve Haziran aylarında olmak üzere, iki eşit taksitte ödenecektir.

  30. GERÇEK USULDE TİCARİ KAZANCIN TESPİTİ • 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na göre ticari kazançlarını vergilendirmede basit usul koşullarını taşımayan gelir vergisi mükelleflerinin kazançları gerçek usule göre tespit edilir. Basit usul ile gerçek usulün vergilendirilmesi konusunda kanunda öngörülen bu ayrım elde edilen kazancın miktarı, faaliyet türü ve hacmi açısından ortaya çıkan farklılıktan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle gerçek usule tabi ticari kazanç sahiplerinin basit usulden farklı olarak yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüklerde vardır. Bunlardan en önemlisi gerçek usulde ticari kazanç sahiplerine defter tutma zorunluluğu getirilmiş olmasıdır. • 1)- Birinci sınıf tacirler (Bilanço esası) • 2)- İkinci sınıf tacirler (İşletme esası) • Hangi mükelleflerin, birinci sınıf tacir sayılacağı 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177'nci maddesinde belirtilmiştir.

  31. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımları tutarı 107.000 TL veya yıllık satışlarının tutarı 150.000 TL yi aşanlar; • Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanlardan bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 60.000 TL‘yı aşanlar, • 1 ve 2'nci bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile 2'nci bentte yazılı iş hasılatının beş katının toplamı 107.000 TL‘yı aşanlar; • Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukarıdaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir) • Kurumlar vergisine tabi diğer tüzel kişiler; (Bunlardan bir kısmına Maliye Bakanlığı tarafından işletme hesabı esasına göre defter tutmasına müsaade edilebilir) • İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler. • Yukarıda sıralanan şartları taşımayan mükellefler ikinci sınıf tacir sayılırlar ve ticari işletme hesabına göre defter tutmak zorundadırlar.

  32. Örnek:Mükellef (A) 2008 yılında cep telefonu bakım ve onarım servisi ile bakkaliye işletmiştir. Mükellefin, servis faaliyetinden elde ettiği hasılatı 12.000 TL' dır. Bakkal işletmesinde 2008 yılı alışları toplamı 50.500 TL, satışları toplamı 58.000 TL dır. Buna göre mükellefin bakkaliye işletmesinden elde ettiği hasılat ile servis işinden elde etmiş olduğu hasılatın beş katının toplamı {58.000TL + 12.000TL x 5 =108.000 TL] 80.000 TL tutarındaki haddi aştığından, mükellef 2009 yılında bilanço usulünde defter tutacaktır.

  33. İkinci Sınıf Tacirler ve İşletme Hesabı Esasına Göre Ticari Kazancın Tespiti • 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 178. maddesinde açıklandığı üzere ticari kazanç sahiplerinden 177. maddede yazılı olanların dışındakiler ile Kurumlar Vergisi mükelleflerin-den işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığı tarafından müsaade edilenler ikinci sınıfa dahildirler • Ayrıca yeni işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar 2. sınıf tacirler gibi hareket ederler. • İşletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet farktır. Burada elde edilen hasılat ifadesiyle işletme tarafından tahsil olunan paralarla, tahakkuk etmiş alacakları (kredili olarak veya taksitle satışlardan elde edilen hasılat dahil); faaliyete ilişkin giderler ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder.

  34. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler her hesap döneminin sonunda Vergi Usul Kanunu'nun 196'ncı maddesi uyarınca bir "İşletme Hesabı Hulasası" çıkarırlar. işletme hesabı hulasasına aşağıdaki maddeler birer kalem halinde ayrı ayrı yazılır. - Gider Bölümüne: • Yapılan envantere göre hesap dönemi başındaki emtia mevcudunun değeri. • Hesap dönemi içinde satın alınan emtianın değeri • İşletme faaliyetleri çerçevesinde yapılan tüm giderler. - Hasılat Bölümüne : • Hesap dönemi içinde satılan emtianın değeri ile sunulan hizmet karşılığı ve çeşitli sebeplerle elde edilen paralar. • Yapılan envantere göre hesap dönemi sonundaki mevcut emtianın değeri.

  35. Örnek: Gözlük çerçevesi alım satımı yapan mükellef yıl içinde 30.000TL tutarında mal satın almış ve 35.000 TL tutarında, peşin ve vadeli olmak üzere mal satmıştır. Ayrıca emtia satışı dışında diğer faaliyetlerinden 3.000 TL gelir elde etmiştir. Yıl içinde işle ilgili olarak yaptığı giderler 5.000TL tutarındadır. Dönem başında 6.500 TL tutarında emtia mevcut iken, dönem sonunda yapılan fiili envanter sonucunda 11.000 TL tutarında mal olduğu tespit edilmiştir. Buna göre mükellefin işletme hesap özeti aşağıdaki gibidir. İŞLETME HESAP ÖZETİ GİDERGELİR D. B. Emtia Mevcudu : 6.500 D. İçi Satış Hasılatı :35.000 D. İ. Satın Alınan Emtia :30.000 Diğer Elde Edilen Gelirler :3.000 Giderler : 5.000 D. Sonu Emtia mevcudu:11.000 Dönem Karı : 7.500 Toplam :49.000 Toplam : 49.000

  36. TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE İNDİRİLECEK GİDERLER ( G.V.K. MD. 40 ) Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir: 1.Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler; ((İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hâsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler.) 2.Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı, demirbaş olarak verilen giyim giderleri; 3.İşle ilgili olmak şartıyla, sözleşmeye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar; 4.İşle ilgili ve yapılan işin önemi ve genişliği ile uyumlu seyahat ve ikamet giderleri 5.Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri 6.İşletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar; 7.Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar. 8.İşverenlerce, Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar 9.İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları. 10.Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedeli.

  37. TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE GİDER KABUL EDİLMEYEN ÖDEMELER 1.Teşebbüs sahibi ile eşinin ve çocuklarının işletmeden çektikleri paralar veya aynen aldıkları sair değerler (Aynen alınan değerler emsal bedeli ile değerlenerek teşebbüs sahibinin çektiklerine ilave olunur.), 2.Teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden ödenen aylıklar, ücretler, ikramiyeler, komisyonlar ve tazminatlar, 3.Teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermaye için yürütülecek faizler, 4.Teşebbüs sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya diğer şekillerdeki alacakları üzerinden yürütülecek faizler, 5.5. (5615 sayılı kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen bent Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007)Bu fıkranın 1 ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır. Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğrudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılır.

  38. Bu bent uygulamasında, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. • İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri buna göre düzeltilir. İlişkili kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükmü uygulanır. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz.), • 6.Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 0’ı (Yüzde Sıfır), • 7.Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanları, • 8.Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.

  39. İNDİRİMİ MÜMKÜN OLMAYAN GİDERLERE İLİŞKİN HATIRLATMALAR *SSK’nun 80’nci maddesi gereğince, fiilen ödenmeyen SSK primleri GV ve KV’de gider olarak yazılamamaktadır. *Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun “Gider Kaydedilmeme Hali” Başlığınıtaşıyan 14’üncü maddesi gereğince; Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez. * Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem tazminatı için karşılık ayrılması durumunda da bu tutar dönem matrahına ilave edilecek, sadece dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider yazılabilecektir. *1.1.2004 tarihinden itibaren 5035 Sayılı Kanunla 6802 Sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39 uncu maddesinde düzenlenen ve 5228 Sayılı Kanunun 38 inci maddesiyle kimi değişikliklere uğrayan“Özel İletişim Vergisi” aynı maddenin son fıkrası hükmüne göre Bu vergi, katma değer vergisi matrahına dahil edilmez, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider kaydedilmez ve hiçbir vergiden mahsup edilmez. * 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu’na göre ödenen gelir ve kurumlar vergileri ile TEFE oranında hesaplanacak faiz ya da zam tutarları gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak indirilemez.

  40. Ticari kazanca ilişkin olarak verilen aşağıdaki bilgilerden hangisi doğru değildir? • A) İhracat, yurtdışı inşaat ve onarım faaliyetinde bulunan mükellefler yapmış oldukları giderlerden fatura aranmaksızın kanuni ölçülerde götürü gider yazma hakları bulunmaktadır • B) İşletmede kullanılan taşıtlara ait her türlü gider ve amortismanlar indirim konusu yapılabilir • C) Özel Tüketim vergisi indirim konusu yapılabilir • D) Basit usulde ticari kazanç sahipleri defter tutma hariç diğer ödevleri bakımından birinci sınıf tacirler hakkındaki hükümlere tabi tutulur

  41. Birinci sınıf tüccar A’nın 2008 yılı gayri safi hasılatı 200.000 liradır. Mükellefin genel giderleri 120.000 lira, amortismanları 10.000 lira, işle ilgili seyahat giderleri 5.000 lira, eşinin işletmeden çektiği para 20.000 lira, işletme sahibinin küçük çocuğuna ödediği ücret 40.000 liradır. Tüccarın safi ticari kazancı aşağıdakilerden hangisidir? • a. 65.000 lira • b. 90.000 lira • c. 45.000 lira • d. 125.000 lira • e. 5.000 lira

  42. TİCARİ KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ A- Vergileme Dışı Bırakılanlar: * Vergiden muaf esnaf (G.V.K. Md:9) * Yatırım indirimi istisnası (G.V.K. Md:19, (Ek Md:1-6)) * PTT acentalarında kazanç istisnası (G.V.K. Mük. Md:18) * Eğitim ve öğretim işletmelerinde kazanç istisnası (G.V.K. Md:20) * Sergi ve panayır istisnası (G.V.K. Md:30/1) B- Gelir Vergisine Tabi olanlar: 1-Gerçek Usulde Ticari Kazancın Vergilendirilmesi: (G.V.K. Md:37-39) * İşletme hesabı esasına göre kazancın tespiti * Bilanço Esasına göre kazancın tespiti 2- Basit Usul: (G.V.K. Md:46-48, 51) 3-Özellikli Olan Ticari Kazançlarda Kazanç Tespiti: * Ulaştırma işlerinde matrah. (G.V.K. Md:45) * Yıllara sari inşaat ve onarma işleri. (G.V.K. Md: 42,43,44)

  43. YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİ Bir İşin Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşi Sayılabilmesi İçin Aranan Şartlar: 1. İşin konusu inşaat onarım veya dekapaj işi olmalıdır. 2. İşin, başkaları hesabına ve taahhüde bağlı olarak yapılması gerekmektedir. Bilindiği üzere, taahhüt, sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak bir işin yapılması veya bir malın tesliminin üstlenilmesi olup, uygulamada inşat taahhüt işleri genelde sözleşmeye dayandırılarak yapılmaktadır. Bir kimsenin kendi nam ve hesabına yapmış olduğu özel inşaat, GVK’nun 42’nci maddesi gereğince inşaat işi sayılmamakta ve bu tür işler, imalat faaliyeti kapsamında mütalaa edilerek vergilendirilmektedir. 3. İşin, birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir. Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işleri de inşaat işi sayılır) ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, o yıl beyannamesinde gösterilir. İnşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilir. Bitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderler ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hasılat, bu giderlerin yapıldığı veya hasılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınır.

  44. YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM İŞLERİNDE MÜŞTEREK GENEL GİDERLER VE AMORTİSMANLARIN DAĞITILMASI GVK’nun 5024 sayılı Kanunla değişik 43. maddesine göre birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır; ( 1.1.2004 ‘ten itibaren ) 1. Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tâbi tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; 2. Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde; 3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre.

  45. ZİRAİ KAZANÇLAR Gelir Vergisi Kanunu’nun 52’nci maddesinin birinci fıkrasında zirai kazanç; zirai faaliyetten doğan kazanç olarak tanımlanmış ve izleyen ikinci fıkra hükmünde ise zirai faaliyet; “ Arazide, deniz, göl ve nehirlerde, ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veyahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle nebat, orman, hayvan, balık ve bunların mahsullerinin üretilmesini, avlanmasını, avcıları ve yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını, satılmasını veya bu mahsullerden sair bir şekilde faydalanılmasını” ifade ettiği belirtilmiştir. Yukarıda yazılı faaliyetlerin içinde yapıldığı işletmelere zirai işletme, bu işletmeleri işleten gerçek kişilere (Adi şirketler dahil) vergiye tabi olsun veya olmasınlar çiftçi ve bu faaliyetler neticesinde istihsal olunan maddelere de mahsul denir. Diğer taraftan aynı maddede, kollektif şirketlerle adi veya eshamlı komandit şirketler zirai faaliyetle iştigal etseler dahi çiftçi sayılmayacaklarına ve zirai faaliyetle iştigal eden kollektif şirketlerin ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortaklarının şirket karından aldıkları payların şahsi ticari kazanç olduğuna hükmolunmuştur. Mahsullerin değerlendirilmeleri amacıyla ve zirai üretime yönelik olarak işlenmesi de zirai faaliyete girer. Ancak, bu işlem, aynı teşebbüsün bir parçasını oluşturan bir işletmede vukua geliyorsa, bu işlemin zirai faaliyet sayılabilmesi için işletmenin sınai bir müessese çapında ve hacminde olmaması ve faaliyetinin sadece teşebbüste üretilen zırai mahsullere yönelik olması şarttır. Satışların dükkan ve mağaza açılarak yapılması halinde, mahsullerin dükkan ve mağazaya gelinceye kadar geçirdikleri safhalar zirai faaliyet kapsamında kalır. Çiftçiler tarafından doğrudan doğruya zirai faaliyetleri ile ilgili alım satım işlerine yönelik açılan yazıhaneler, faaliyetleri bu işle sınırlı olmak koşuluyla dükkan ve mağaza sayılmaz.

  46. Zirai faaliyetle uğraşan kolektif şirket ortaklarının kazançları aşağıdaki hangi gelir türü içinde vergilendirilir? • a. Ticari kazanç • b. Zirai kazanç • c. Diğer kazanç ve irat • d. Serbest meslek kazancı • e. Menkul sermaye iradı

  47. ZİRAİ KAZANÇLAR • Zirai kazançların vergilendirilmesinde temel prensip, çiftçilerin elde ettiği zirai kazançların Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilmesidir. Bunun yanı sıra Gelir Vergisi Kanunu’nun 53’üncü maddesi belirli şartlar dahilinde çiftçilerin gerçek usulde vergilendirilmesini kabul etmiştir. • Buna göre çiftçilerden; • Ziraat gruplarına göre belirlenen işletme büyüklüğü ölçüsünü aşanlar, (G.V.K madde 54’de işletme büyüklüğü ölçüleri belirtilmiştir.) • Bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca sahip olanlar, • On yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olanlar (G.V.K. Geç. Mad. 45/2), • Ziraat gruplarının birkaç tanesi içine giren zirai faaliyetlerin bir arada yapılması halinde, en fazla iki gruba ait işletme büyüklüklerinde bu gruplar için tespit olunan hadlerin yarısını aşanlar, • Kendi işletmesi ve dahil bulunduğu ortaklıklar müstakilen işletme büyüklüğü ölçüsünün altında kaldığı halde, kendi işletmesinin ve ortaklıklardaki paylarının toplamı belirlenen işletme büyüklüğü ölçüsünü aşanlar, • Kendi isteğiyle gerçek usulde vergilendirilmek isteyenler. • gerçek usulde vergilendirilecektir. Bu şartları taşımayanlar ise hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceklerdir. Gerçek usulde vergilendirilecek olan çiftçiler kazançlarını zirai işletme veya bilanço esasına göre tespiti hususunda seçimlik hakka sahiptirler.

More Related