160 likes | 454 Views
SARI BEŞ BEŞ. SARI BEŞ BEŞ Evvel Zaman içinde Geçmişin penceresinde Bir hikaye yaşanmış Anneler de bunu Çocuklarına anlatmış. İşe yaramaz tembel mi tembel Fakir mi fakir Bir adam yaşarmış. Çalışkan mı çalışkan Akıllı mı akıllı Güley adında Bir de karısı varmış.
E N D
SARI BEŞ BEŞ
SARI BEŞ BEŞ Evvel Zaman içinde Geçmişin penceresinde Bir hikaye yaşanmış Anneler de bunu Çocuklarına anlatmış. İşe yaramaz tembel mi tembel Fakir mi fakir Bir adam yaşarmış. Çalışkan mı çalışkan Akıllı mı akıllı Güley adında Bir de karısı varmış. Kadın çalışır, didinir Adam sırt üstü yatarmış. Temizliğe gidermiş kadın
Bir gün gittiği evdeki hanım. “Sen çalışırsın, kocan yer Salak mısın be Güley. Al eline bir sopa, Aş istedikçe senden Döve döve kovala.” Güley’in aklına yatmış Sopayı alıp eve varmış. “Yemek !..” demiş kocası Sırtında patlamış sopanın kalıncası. “Dur bre hatun ne yapıyorsun ?” “Çalış be adam eşek gibi yatıyorsun.” “Ama hiçbir iş bilmem ki ben, Yalnız iyi anlarım yemekten”
Kadın malını tanıyor Adam haklı Hiçbir şeye basmaz bunun aklı. “Bari o zaman git hamamın önüne otur Orada bir muskacı tezgahı kur.” “Kadın sen ne dersin, Okumada bilmem yazmada Şimdi aklım çorbada” Bir sopa daha inmiş sırtına “ Boş ver, sen çiziktir kağıda.” Bizimki hamamın önüne konmuş Adı da Hoca olmuş Yazdığı her muska tutmuş. Beş paraya bir muska
Her beş para aldığında Eve koşmuş. “Güley bak işte beş beş” “Tamam be adam artık kes, Her defasında bırakma işini Akşama kadar sık dişini” Gün geçtikçe adamın ünü artmış, Bizimki Hocalığı abartmış. Bir gün Padişahın haremi Varmış hamamda yıkanmış. Aksilik işte bu ya Sultan hanımın yüzüğü Kayıplara karışmış. Hamam aranmış Herkesin üstü taranmış. Yüzük yok. Yüzükte çok değerli yani
Hamamcının aklına Bizim Hoca gelmiş “Sultan hanım seni istiyor” Denilince Hocaya Hoca altına kaçırmış “Eyvah çıktı şimdi foyam Güley başımı belaya koyan” Kadınlar peştamallı Hocanın önünde durmuş Sultan soruyu sormuş. “Sen ünlü bir Hocasın Söyle nerede yüzük ?” Hocanın bakışları dalmış “ Bir delik görüyorum büzük Kıllımı kıllı. Hamamcı çok akıllı “Bildim demiş, su yalağı olmalı”
Yüzük bulunmuş Bir sarı lira ile Hoca mükafata konmuş. Doğru Güley’e koşmuş. “Güley sarı beş beş !” Hocanın ünü artmış Onu duymayan kalmamış. Gel zaman git zaman. Padişahın mührü kaybolmuş Padişah öfkeli Saray halkı endişeli. Birden karısının aklına Bizim Hoca gelmiş Padişaha demiş ki “ O bir veli” “Tez getirsinler huzuruma Bulunmazsa başını vurdururum ha !”
Haber salınmış Hoca’ya “Padişah seni ister Hoca.” Hoca’nın aklı karışmış Şalvarının altı ıslanmış. Varılmış padişaha Padişah anlatmış Hoca’ya “Bul demiş mührümü Yoksa keserim ümüğünü.” Hoca bakmış durum vahim “Güley Allah cezanı versin, Padişahım bana zaman gerekir Namazımı kılayım Bir de yaratana sorayım” “Tamam “ demiş, padişah “ Burada kalacaksın, Vezir sen de Hocamızın Hizmetine bakacaksın.”
Hoca abdest alırken Vezir ibrik tutarmış Hoca da dua niyetine Durmadan homurdanırmış. “ Hocam anladın bildim Mührün bende olduğunu Affet beni ne olur Bağışla suçluluğumu” Demiş, vezir bin pişman Hoca rahatlamış o an. Oysa ne namaz bilir Ne de dua bizimki Dolaşıvermiş birden Aklındaki kırk tilki “Ben bilmiştim zaten vezir Olmak istemiyorsan rezil,
Şu sürüdeki bir kazın Ayağını kırıver Mührü de ona yutturuver.” Çıkılmış padişaha “Bahçede var kaz sürüsü Yutuvermiş mührü Ayağı kırık birisi” Deyivermiş bizimki. Hoca ünlenmiş de ünlenmiş Hikaye bu ya Dört bir yanda dinlenmiş. “Seni kırk torba altınla kutladım Ordularıma imambaşı atadım.” Demiş padişah. “Güley evimi yıktın şimdi Ben ne öğle bilirim ne ikindi” Diye kahırlanmış hocamız.
Toplanmış ordu camiye Bizimki çıkmış ileriye Namaz bilmez niyaz bilmez Başlamış titremeye İki kolunu havaya uzatmış “Tanrım bana yardım et” diye. Tüm cemaat kollarını kaldırmış “Olmayacak bu iş “ demiş Hoca Ayakkabılarını kaptığı gibi Kaçmış camiden koşa koşa Tüm cemaatte arkasından hurra O anda bir deprem başlamış Cami tarihe karışmış. “Hoca ulu bir adam” demişler. “Anladı deprem olacak Kurtardı cemaati kaçarak”
“Kırk çuval altın daha sana Al dilediğince harca” demiş Padişah Hocaya. Hoca ünlenmiş de ünlenmiş Gel zaman git zaman Fili yutmuş bir yılan Sen de buna gel inan Padişah sefere çıkacak Hocamızı da alacak “Güley evimi yıktın Hasretinle şimdiden yaktın” Demiş hoca.
Güley de dile gelmiş Ve de şöyle söylemiş; “Adam boşuna dırlanma Padişahın gazabını alma Al sana yağlı çörekten bebek Sureti bana benziyor Çekersen eğer hasret Bak bu çöreğe, beni yadet” Ordu yola düzülmüş Dağlar ovalar geçilmiş Düşman topraklarına girilmiş Bir su başında kamp kurulmuş Herkesin sinirleri gergin Vakit geceyarısı Hocanın aklında karısı Çıkarmış çöreği cebinden Hasret bu işte Yaşlar damlamış gözlerinden
Yağlı çörek mis gibi kokar Karanlıktan çıkan bir it Çöreği kapar Hoca önde it arkada Kampta başlamış bir kargaşa Herkes uyanmış Uyanan silaha sarılmış Kısaca gerçek anlaşılmış Düşman ordugahı sarmış Kıyasıya bir savaş yapılmış Ve savaş kazanılmış. “Hoca sen büyük adamsın Artık en yakın arkadaşımsın.” Demiş padişah.
Şenliklerle karşılanmış ordu Geçilmez olmuş hocamızın forsu. Dedik ya ; Güley akıllı kadın “Adam bu böyle gitmez her zaman Çıkacak bir gün foyan. İyisi mi kalkalım Bu şehirden kaçalım.” Bir gece yarısı vakti Yüklemişler katırları Yağlamışlar tabanları. Ertesi gün şehir halkı Hocasız bir güne gözlerini açmış Bakmışlar hoca yok Şehrin ileri gelenleri Bu olayı yorumlamış “O bir evliyaydı, pirdi Geldiği gibi gitti.” Mustafa Süreyya SEZGİN İstanbul, 18.10.2003