1 / 46

IZMIR Y KSEK TEKNOLOJI ENSTIT S

YENI BIR ZEKA ANLAYISIOKLU ZEKA TEORISI. GIRISnceleri insanlarin dogustan geldigine inanilan belirli bir zekaya sahipoldugu,yasamini onunla srdrdg grs hakimken,gnmzdeinsan zekasinin sinirlari,artik neyin mmkn olabilecegininarastirilmasiyla izilmeye baslandi.1900'l yillarin bas

iren
Download Presentation

IZMIR Y KSEK TEKNOLOJI ENSTIT S

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


    1. IZMIR YÜKSEK TEKNOLOJI ENSTITÜSÜ PSIKOLOJIK DANISMA VE REHBERLIK BIRIMI

    2. YENI BIR ZEKA ANLAYISI ÇOKLU ZEKA TEORISI

    3. GIRIS Önceleri insanlarin dogustan geldigine inanilan belirli bir zekaya sahip oldugu,yasamini onunla sürdürdügü görüsü hakimken,günümüzde insan zekasinin sinirlari,artik neyin mümkün olabileceginin arastirilmasiyla çizilmeye baslandi. 1900’lü yillarin baslarindan 1980’li yillara kadar tüm dünya egitimcileri insanlarda IQ denilen yalnizca matematiksel ve dilsel becerilerin islendigi zeka kavrami üzerinde durdular.1980’lere kadar bir insanin zeki oldugunu söyleyebilmek onun normalin üzerinde bir IQ puani olmasina bagliydi. Insanlar,özellikle teknolojinin gelisimi ile birlikte çocuklarini bu “zeki” kategorisine dahil etmenin yollarini bulabilmek için çocuklarina matematiksel ve sözel bilgiler yüklediler. Alinan özel kurslar veya yogun bireysel çalismalar sonunda,çocuklarin yüksek okul basarisi göstermesi,zeki diye adlandirilmasi ailelerce çok önemliydi. Bu inanç dogrultusunda yillarca yillarca ögrencilere yalnizca sözel ve mantiksal yönlerini gelistirici tekdüze bir egitim verildi.

    4. Geçen yillar sonucunda,okul hayati boyunca oldukça basarili sayilan ögrenciler,mezuniyet sonrasi büyük sikintilarla is hayatina girebiliyor ve gerçek hayata uyumda yüzlerce sikinti yasiyorlardi. Bununla birlikte “zeki” olarak adlandirilan bir çok ögrenci inanilmaz davranislarla toplumu sasirtiyor ve hayatini alt-üst edebiliyordu. 1900’lü yillarin baslarindan itibaren gelen süreçte aileler ve bilim adamlari farkli düsler kurmuslardi.Bunu gerçeklestirmek için de daha küçük yaslardan ögrencilere yogun bilgi yüklemeleri yaptilar.Çocuklar hayati ögrenmeden kendilerini bilgisayarlar önünde bularak farkli kanallardan bilgi bombardimanina tutuldular. 1980’li yillar egitim ve ögretimde yasanan sikintilarin yaninda,insan beyni üzerinde yapilan çalismalarin en yogun yasandigi yillar oldu. 1990’li yillarda ifade edilen ana düsünce su idi: “INSAN BEYNI VE BEYNIN DÜSÜNME SISTEMI ILE ILGILI EDINILEN BILGILERIN %95’INE SON 5 YILDA ULASILDI”.

    5. Elde edilen bulgular pek çok teorinin ortadan kalkmasina sebep oldu.Her yeni bulgu beraberinde binlerce soru getirdi Harward Üniversitesi egitim profesörlerinden Haward Gardner,1983’te yazdigi “Aklin Çerçeveleri” adli kitabinda kültürel zekayi çok kisitli olarak tanimlayip ele aldigi ve her insanda 7 zeka alaninin bulundugu tezini ortaya atti.Prof. Gardner’in amaci;zeka testlerinin belirlediginin üstünde insan beyninin daha fazla sayida zeka içerdigi gerçegini vurgulamakti.Gardner’in arastirmasi bizim gerçegi bilmemizi ve ögrenmemizi saglayan 7 tür zeka alani ortaya çikardi.Gardner,daha baska zeka alanlarinin da var olduguna inanmaktaydi.Böylece Gardner zekayi yeniden tanimladi;Zeka,yasam boyu karsilasilan farkli durumlarda problemleri çözme ve yeni ürünler ortaya çikarma kapasitesidir.Zeka tüm insanlarda farkli derecelerde bulunan bir beceridir.Bu beceri okul basarisi üzerinde de belirleyicidir.

    6. ÖRNEGIN;Iki ögrenci zeka tesine girer,biri digerinden yüksek not alir.Yüksek IQ’lu olarak degerlendirilenlerin okul basarisinin da yüksek olacagi düsünülür.Tahmin edilecegi gibi,digerinden daha yüksek bir basari ile okuldan mezun olur.Is hayatinda yüksek IQ’lu ile digeri arasindaki fark çok manidar degildir.IQ okul basarisi üzerinde dogru bir belirleyici role sahipken,is yasaminda ayni belirleyici role sahip degildir. IQ yalnizca matematiksel dil zekayi ölçer.IQ testleri okul disi ortamlardaki basarinin tahmin edilmesinde belirleyici degildir

    7. Haward Gardner’in arastirmasi,bizim gerçegi ögrenmemizi ve bilmemiz saglayan 8 tür zeka ortaya çikardi; SÖZEL-DILSEL ZEKA MANTIKSAL-MATEMATIKSEL ZEKA GÖRSEL-MEKANSAL ZEKA BEDENSEL-KINESTETIK ZEKA MÜZIKSEL-RITMIK ZEKA KISISEL-IÇSEL ZEKA KISILER ARASI-SOSYAL ZEKA DOGA-VAROLUSSAL ZEKA Son iki yildir sosyal ve kisisel zekalar “duygusal zeka” basligi altinda ele alinmaktadir. 1995 yilinda doga zekasi,dogadaki nesneleri tanima ve siralama becerisi,8.zeka olarak kabul edilmis ve üzerinde çalisilmaktadir.

    8. SÖZEL-DILSEL ZEKA Siir,mizah,hikaye anlatma,gramer,mecazlar,soyut ve simgesel düsünme,kavram olusturma ve kelime yazma gibi karmasik olaylari içeren dil üretim sorumlulugudur.Insanin sözel zekasi,konusulan kelimelerin,okunan siirin,yazilan yada tartisilan fikir ve düsüncelerin farkindadir.

    9. SÖZEL-DILSEL ZEKAYA SAHIP INSANLARIN ÖZELLIKLERI Farkli kelimeleri, sesleri, ritimleri, renkleri dinler ve tepkide bulunur. Diger insanlarin seslerini, dil üslubunu, okumasini ve yazmasini taklit edebilir. Dinleyerek, okuyarak, yazarak ve konusarak ögrenir. Cümleleri dinler, yorumlar, farkli bir tarzda ifade eder ve söylediklerini hatirlar. Okuduklarini anlar, özetler ve kolaylikla hatirlar. Farkli zamanlarda, farkli amaçlar için, farkli gruplara etkili bir biçimde hitap eder.

    10. Dinleyicileri konusmalari ile etkiler. Okuma yazma, dinleme ve konusma gibi dil sanatlarinda farkli yapilar olusturabilir. Dilbilgisi kurallarini etkili bir biçimde kullanarak yazar. Kelime dagarcigi zengindir. Farkli dilleri ögrenme becerisine sahiptir. Bu zekâsi yüksek olan kisiler; her hikâyeyi, masali, fikrayi anlatir. Iyi bir hafizalari vardir. Kelime oyunlarini severler. Etkili dinleme becerilerine sahiptir. Yeni dil formlari olusturur.

    11. SÖZEL ZEKÂLILARDAN ÖGRENME-ORTAMINDA NASIL YARARLANILABILIR? Sözel zekâlilarin konusma, anlatma ve yazma becerilerinden yararlanilabilir. Bunun için, derslere ön düzenleyici özelligi olan, o gün islenecek konu hakkinda arkadaslarina çagrisim yaptiracagini düsündükleri kelime ve cümleleri getirmeleri, hatta tahtaya bunlari yazmalari istenebilir. Tartisma, bilmece, bulmacadan Evet-hayir, geçiniz, belli bir sürede anlatim, kulaktan kulaga gibi kelime oyunlari Kendi yazdiklari masal ve hikâyeler. Konuyla ilgili masal ve hikâyeler. Kendi yazdiklari siir ya da sairlerin çesitli eserleri

    12. MANTIKSAL-MATEMATIKSEL ZEKA Bilimsel düsünme yada tümdengelimci düsünmeyi ifade eder.Bunu yanisira tümevarimsal düsünme de yani gözlemler yapma,inceleme,sonuç çikarma,hipotez kurma yetenegi de mantiksal zeka alanina girer.Mantiksal zeka; problem çözme,sorgulama e tenkitçi düsünme durumlarinda harekete geçer.Sayilar,geometrik sekiller gibi soyut sembollerle çalisma,bilginin parçalari arasinda iliski kurma becerilerini gelistirir.

    13. MATEMATIKSEL – MANTIKSAL ZEKÂYA SAHIP OLAN INSANLARIN ÖZELLIKLERI Neden-sonuç iliskisi kurabilme, bir seyin çalisma ilkelerini ortaya koyabilme ve sayilarla oynama yetenegidir. Bu bireyler sorgulayarak neden-sonuç iliskisi kurarak düsünürler. Somut cisimleri soyut sembolik ifadelere dönüstürebilir. Mantiksal problem çözümlerinde basarilidir.

    14. Nesnelerin nasil çalistigina dair sorular sorar. Hipotezler kurar ve sunar. Bulmaca ve zekâ oyunlarini sever. Miktar tahminlerinde bulunur. Grafikler ya da sekiller halinde verilen(görsel) bilgileri yorumlar. Bilgisayar programlari hazirlar. Grafik, sema, sekillerle çalismaktan hoslanir.

    15. MATEMATIKSEL-MANTIKSAL ZEKÂLILARDAN ÖGRENME ORTAMINDAN NASIL YARARLANILABILIR? Matematiksel- mantiksal ögrenme ortamlari, ögrencilerin içinde bulundugu aktif ögrenme ortamlaridir. Matematiksel-mantiksal zekâ ögrenme ortamlari olusturmada amaç ögrencilerin yüksek düzeyde düsünme ve muhakeme yapabilme becerileri gelistirmelerine yardimci olmak ve ögrencilerin beyinlerini sürekli aktif halde tutabilmelerini saglamaktir.

    16. MÜZIKSEL-RITMIK ZEKÂ NEDIR? Müziksel-ritmik zekâ, sesler, notalar, ritimlerle düsünme, farkli sesleri tanima ve yeni sesler, ritimler üretme, ritmik ve tonal kavramlari tanima ve kullanma, çevreden gelen seslere ve müzik aletlerine karsi duyarli olabilme becerisidir.

    17. MÜZIKSEL ZEKÂYA SAHIP OLAN INSANLARIN ÖZELLIKLERI Insan sesi ve çevreden gelen sesler gibi çok farkli seslere duyarlidir, dinler ve tepkide bulunur. Müzigi yasaminda kullanmak için firsatlar olusturur. Seslerle nota ve ritimlere karsi özel bir ilgiye sahiptir. Müzigi hareketlerle birlestirerek farkli figürler ortaya çikarabilir. Müziksel enstrümanlara karsi ilgilidir. Enstrümanlari kullanmayi kolaylikla ögrenebilir. Orijinal müzik kompozisyon olusturabilir. Ritim tutar. Ögrendigi sarkilari mirildanarak gezer.

    18. MÜZIKSEL-RITMIK ZEKÂLILARDAN ÖGRENME ORTAMINDAN NASIL YARARLANILABILIR? Ön düzenleyicileri bir siir ve beste ile ya da bilinen bir melodi ile verebilirler. Siir, sarki türü Bir çalgi Playback Kendi yazdiklari siir ve besteledikleri sarki

    19. GÖRSEL – MEKÂNSAL ZEKÂ NEDIR? Görsel-Uzaysal Zekâ, resimlerle, sekillerle düsünebilme, görsel dünyayi algilayabilme, sekil, renk ve dokulari zihnin gözleriyle görebilme ve bunlari sanatsal formlara dönüstürebilme yetenegidir. Psiko-motor becerilerin gelismesiyle baslar, el-vücut-beyin koordinasyonunun gelisimi küçük kas gelisiminin mükemmel çalismalariyla gelistirilebilir.

    20. ÇIZGILERIN GÜCÜ “Sarah’in mükemmel oldugu tek alan çizimdi. Sarah ders esnasinda kâgitlarin kenarlarini süsler, yüzlerce karmasik sekille doldururdu. Ögretmenleri, çogu zaman Sarah’in bu sanat çalismalarini birakmasi gerektigini önerirlerdi. Sarah, günlük çalismalarinda nadiren bilgileri hatirlardi. Zamanla Sarah 5. sinifa geldiginde ögretmeni, Sarah’in çizim yapmasina izin verildigi zaman, derse katiliminin arttigini fark etti. Ögretmen bir gün fen dersinde dünyanin yapisi hakkinda konusuyordu. Sarah, ders esnasindaki çizimlerini ögretmene gösterdi. Çizimler konunun anlasildigini gösteriyordu. Tüm ayrintilar çizimlerde gösterilmisti. Sarah’in çizimleri konunun tüm özetini içeriyordu. Sarah’in çizdigi diyagramlarla bilgi sembolize edilerek onun yasamina ögrenme olarak geliyordu. Sarah bilgiyi görsellestiriyor, kavramlari görsel ifadelere dönüstürerek tüm zihinsel becerileri kullaniyordu.”

    21. GÖRSEL VE MEKÂNSAL ZEKÂYA SAHIP INSANLARIN ÖZELLIKLERI Görerek ve gözleyerek ögrenir. Kolaylikla yön bulma becerisine sahiptir. Grafik, diyagram, harita, sekil ve modelleri yorumlayabilir. Dinlediklerinden zihinsel objeler, hayaller, resimler üretir. Ögrendigi bilgileri hatirlamada bu zihinsel resimleri kullanir. Çizmek, resim yapmak, boyamak ve modeller olusturmaktan zevk alir. Üç boyutlu ürünler hazirlamaktan hoslanir.

    22. GÖRSEL – MEKÂNSAL ZEKÂ ÖGRENME ORTAMLARI Leonardo Da Vinci görsel zekânin dehalarindandir. Görsellik, Görsel-Uzaysal Zekânin merkezi olmasina ragmen, dogrudan görüsle ilgili degildir. Gerçekten de bu yetenek kör bir insanda bile gelismis olabilir. Ders öncesi, özenle hazirlanmis estetik bir sinif, ögrenciler için harika bir ortama dönüstürülebilir. Fotograflar, diyagramlar, renkli kalem ve kâgitlar, kameralar, bilgisayarlar, videolar görsel araçlara örnek olarak verilebilir.

    23. AKIL HARITALARI Akil haritalari, çok farkli amaçlar için kullanilabilecek görsel bir ögrenme teknigidir. Akil haritalari hazirlanirken beynin hem sag, hem de sol lobu birlikte çalisir. Akil haritalari düsünce gücü ve bellegin gelistirilmesinde çok önemli araçlardir. Akil haritalari, yazili ve sözlü bilgileri hatirlamayi kolaylastirir. Bilgilerin belli bir düsünce sistemi içinde organize olmasini saglar.

    24. AKIL HARITALARININ KULLANIM YERLERI: Akil haritalari, sinif ortamlarinda yeni bir konuya baslarken ögrencilerin bilgi birikimlerinin belirlenmesinde veya konu bitiminde degerlendirme amaçli kullanilabilir. Not almada veya pek çok alanda bilgilerin degerlendirilmesinde kullanilabilecek bir tekniktir. Proje ve rapor taslaklarinin hazirlanmasinda ve degerlendirilmesi asamasinda kullanilabilir. Kompleks bilgileri çalisirken bilgi baglari arasindaki iliskilerin saglanmasinda akil haritalari kullanilabilir. Sorun çözme, planlama için akil haritalari idealdir.

    25. AKIL HARITALARI NASIL HAZIRLANIR? Akil haritalarini hazirlamada ve kullanmada çok farkli yollar kullanilabilir. Bu tamamiyla ögretmenin ve ögrencilerin yaraticiligina baglidir. Çok farkli tür akil haritalari hazirlanabilir. Önemli olan temel teknigin bilinmesidir. Akil haritalari stratejik ya da kisitlayici degildir; sonradan ek ya da düzeltme yapilabilir. Akil haritalari hazirlamada kullanilacak genel teknik bilgiler vardir, fakat bazen ögrenciler kendi hayal güçleri ve yaraticiliklariyla çok farkli ve harika akil haritalari olusturabilirler. Bu sebeple akil haritalari hazirlanirken belli kurallara uyma zorunlulugu yoktur.

    26. AKIL HARITASI IÇIN GENEL KURALLAR: Akil Haritalarina merkezi bir imgeyle baslanir ve bu imge için en az üç renk kullanmak yeterlidir. Akil haritalari hazirlamak için resim yeteneginizin olmasi gerekir. Akil Hartanizin görsel yönlerini istediginiz gibi, basit ya da karmasik yapabilirsiniz. Ama buna zaman ayirmaniz ve elinizden geldigince güzel yapmaniz, akil haritanizla gurur duymanizi (ve daha iyi hatirlamanizi) saglayacaktir. Imgeleriniz, açik ve farkli büyüklüklerde olabilir.

    27. Merkezi imgenizden yayilan düsüncelerinizi önemlerine göre düzenleyin ve temel sözcükleri vurgulayin. Akil Haritanizin iskeletini olusturan çizgilerin üstüne sözcükler yazin. Her bir çizgi için tek bir sözcük kullanin ve çizgilerin uzunlugunu, sözcüklerin uzunluguna göre ayarlayin. Yayilan çizgileri mümkün oldugunca yatay yapmaya çalisin; böylece üstlerindeki sözcüklerin okunmasi kolaylasacaktir. Sözcükleri büyük harflerle yazin ve büyüklüklerini önemlerine göre ayarlayin. Sözcükler dik olsun; böylece beyniniz onlari daha kolay okuyacak ve hatirlayacaktir.

    28. Temel sözcükleri vurgulamak için en sevdiginiz renkleri kullanmaniz yararli olabilir. Çizgilerin kalinligini önemlerine göre ayarlayin; Akil Haritasi’nin merkezine yaklastikça çizgiler kalinlassin. Çizgileri birbirleriyle birlestirin-fikirleri halkalar, kivrimlar ve oklar kullanarak birbirleriyle iliskilendirin.

    29. GELENEKSEL NOT ALMA TEKNIGINE KARSI AKIL HARITALARI Akil Haritalari, sözcüklerin yani sira renk, boyut ve görsel imge içerir. Beyaz A4 kâgitlara ve bir düzine kadar renkli keçe uçlu kalemler, kullanilarak çizilmeleri uygun olur. Akil Haritalarinin geleneksel not alma yöntemine göre pek çok avantajlari vardir; Zaman kazandirir. Önemli konular üzerinde yogunlasilmasina firsat verir. Beynin ve yaraticiligin maksimum kullanilmasini saglar. Hatirlama gücünü arttirir.

    30. KINESTETIK-BEDENSEL ZEKÂ PAULA’NIN DANSI “2.sinifa basladiginda sinif arkadaslarindan pek çok yönde geriydi. Okuma yazmayi bilmiyordu ve kendine güveni, korkudan masanin altina girecek kadar zayifti. Ögretmenlerinin çogu Paula’nin ögrenme güçlügü çeken algilama ve kavramasi zor bir çocuk oldugunu düsünüyordu. Paula okula gitmek istemiyordu ve intihari bile denemisti. Ve bir gün, ögretmenlerden biri bos bir sinifta Paula’yi dans ederken gördü. Paula özgürce mirildanarak farkli hareketler yapiyordu. Ögretmeni heyecan ve dikkatle onu izledi. Paula’ya yaklasarak; “Bana ismini hareketlerinle anlatabilir misin?” dedi. Paula önce biraz utandi fakat sonra ögretmenin istedigini yapti. Ögretmen Paula’nin dansta ve hareket etmede kullandigi becerisini, onun ögrenmesinde yardimci olarak nasil kullanabiliriz? diye düsündü. Ve isminden sonra Paula’ya alfabedeki diger harfleri de bu yolla ögretti. Paula bunlari basardikça kendine olan güveni de geliyordu. Birkaç hafta içinde Paula yazmayi denedi ve yazmaya basladi. Birkaç ay içinde Paula herkesi sasirtacak kadar ilerleme gösterdi. O yilin sonunda Paula sene sonu gösterisinde Sheakspear’in bir oyununda sahne aldi ve rolünü basariyla tamamladi.”

    31. KINESTETIK-BEDENSEL ZEKÂ NEDIR? Kinestetik-Bedensel Zekâ, aklin ve vücudun mükemmel bir fiziksel performansla birlestirilerek belli bir amaca yönelik faaliyetlerin sergilenebilmesi yetenegidir.

    32. KINESTETIK VE BEDENSEL ZEKÂYA SAHIP INSANLARIN ÖZELLIKLERI Zihin ve vücut koordinasyonlarini etkili bir biçimde kullanirlar. Saglikli yasam konusunda vücutlarina özen gösterirler. Fiziksel islerde, görevlerde denge, zerafet, maharet ve dakiklik gösterirler. Çevresini, nesneleri, esyalari dokunarak ve hareket ederek inceler. Ögrendiklerine dokunmayi, ellemeyi ya da onlari kullanmayi tercih ederler. Fiziksel maharet isteyen alanlarda (dans, spor…) yenilikler kesfeder ve farkliliklar ortaya çikarirlar. Rol yapma, atletizm, dans, dikis-nakis gibi alanlarda yetenekleri vardir.

    33. KISILERARASI SOSYAL ZEKÂ “ETKININ GÜCÜ” “Anasinifinda davranislariyla diger çocuklardan fakliligi hemen dikkat çekiyordu. 1. sinifa basladigi ilk günlerden itibaren teneffüslerde çocuk oyunlarinin organizasyonunu hep o yapardi. Ögretmenlerinin onun hakkindaki söyledikleri ilk sey “müthis bir liderlik özelligi var” olurdu. Yalniz kendi arkadaslariyla yasanan sikintilari degil, diger siniflardaki ögrencilerin yasadigi problemlerin çözümlerinde hep arabuluculuk görevi onun olurdu. Sinif içi alinan kararlarda kendi fikrini mutlaka belirtir ve onun fikrini belirtmesiyle yaninda mutlaka birkaç çocuk onu desteklerdi. Arkadaslarini nasil etkiledigini ögretmenleri pek anlayamadilar ama su bir gerçek ki onunla birlikte çalismakta her zaman istekli ve her zaman her seyi yaptirabilecegi destekçiler bulmak onun için hiç de zor degildi.

    34. KISILERARASI-SOSYAL ZEKÂ NEDIR? Kisilerarasi-Sosyal Zekâ, insanlarla birlikte çalisabilme, Sözel ve Bedensel Zekâ dilini etkili bir biçimde kullanarak çok farkli karakterlere sahip insanlarla kolaylikla iletisim kurabilme, insanlari yönetebilme onlarla uyumlu çalisabilme ve insanlari ikna edebilme becerisidir.

    35. SOSYAL ZEKÂYA SAHIP OLAN INSANLARIN ÖZELLIKLERI: Yasitlari ile ya da farkli yas gruplari ile birlikte olmaktan zevk alirlar. Diger insanlarin duygularina karsi duyarlidirlar. Diger insanlari konusmalariyla etkilerler. Grup ve takim çalismalarindan, çok özel ve mükemmel ürünler ortaya çikararak; gruplar halinde çalismaktan zevk alirlar. Farkli kültürler, farkli yasam tarzlari konusunda çok meraklidirlar. Çok küçük yaslarda bile, toplumsal ve politik sorunlarla ilgilenebilirler.

    36. KISISEL – IÇSEL ZEKÂ NEDIR? Kisisel – Içsel Zekâ, kendimiz hakkindaki duygu ve düsünceleri sekillendirebilme, yasami sürdürebilme ve yasadiklarimizdan ögrendiklerimizle, hayat felsefemizi olusturabilme, yasamimizi bu dogrultuda planlama, kisisel istek ve hayaller olusturabilme becerisidir.

    37. KISISEL ZEKÂYA SAHIP INSANLARIN ÖZELLIKLERI Yalniz kalmaktan hoslanirlar. Yasadiklarini her olay veya deneyim üzerinde çok fazla düsünürler. Kendi içlerinde bir deger ve anlayis sistemi olustururlar. Her seyde kendilerinden bir sey ararlar. Kendi duygu ve düsüncelerinin farkindadirlar. Kendilerini farkli tarzlarda ifade edebilirler; yazar, ressam, heykeltiras vb.

    38. KISISEL-IÇSEL ZEKÂ BILL’IN IÇ DÜNYASI “Esinden yeni ayrilmisti. Iki bebegiyle yasam onun için çok zor ve berbat görünüyordu. Büyük oglu Bill, daha küçük yaslardan beri annesi için, bakimi zor bir bebekti. Küçükken geçirdigi bir rahatsizlik sonucu kismi felç yasamisti. Annesi, Bill’i 9 yasini tamamlar tamamlamaz zihinsel engelliler için egitim veren bir devlet kurumuna gönderdi. Bill arkadaslarindan, ailesinden, yasadigi o güzel evden ayrilmis onun için farkli bir yasama hazirlaniyordu. Okul görevlileri Bill’in IQ sunun 50nin altinda oldugunu düsünüyorlardi. Bu sebeple hiç kimse Bill’e okuma-yazma ögretme geregini duymadi.

    39. Bill uzun yillar bu yerde yasadi. 25 yasindan sonra kurum, onu degisik yardim etkinliklerine yönlendirdi. Bill, huzurevi, hastaneler, bakimevleri gibi farkli yerlerde çalisti. Çalistigi ortamlardaki yöneticiler Bill’e verilen islerin kisa sürede tamamlandigini ve Bill’in kendine küçük hedefler olusturdugunu fark ettiler ve bunu Bill’in okulundaki yetkililer ile paylastilar. Bill yasaminin en büyük hedefi olan, okuma-yazma ögrenmeye karar verdiginde, 31 yasindaydi. Bill’in okudugu okul, ona bir okuma ögretmeni sagladi ve okuma yazma çalismalari basladi. Bill’in ögrenmesini kolaylastirmak için çok farkli yöntemler denendi. Resimler, maketler, bilgisayarlar vs… Bill okumaya ve yazmaya basladiginda kendine güveni inanilmaz derecede artmisti. Hemen kendine bir hedef belirledi; “Kitap Yazmak”. Bill, yeni hedefini ögretmeniyle paylasti. Ögretmeni için son derece sasirtici bir hedefti bu, fakat Bill kitabinin adini bile bulmustu. “Iç Dünyam” Bill’in hedefi, zihinsel engelliler okulunda yasadiklarini ve okuma yazmayi basarmaya kadar gelen süreçte basindan geçenleri diger insanlara anlatmakti. 6 ay sonra Bill, kitabini tamamladi.

    40. KISISEL ZEKÂ VE KENDINE GÜVEN Pek çok egitim-ögretim programinin amaci, ögrencilerin kendilerine olan güvenlerini gelistirmektir. Kendine güven, Kisisel Zekânin en önemli ögelerindendir. “Kendine güven, bir insanin kendi hakkindaki duygulari ile birlikte kendine saygisini ve kendi dogrularini olusturabilme, kendini yeterli görme yetenegidir.” Okul ortamlari kendine güvenin en çok desteklendigi ortamlar olmalidir. Olumlu samimi ve sicak bir egim ve ögretim ortami, ögrencilerin kisisel gelisimleri için en önemli yardimcidir.

    41. KENDINE GÜVENIN DESTEKLENDIGI ÖGRENME ORTAMLARININ ÖZELLIKLERI Bütün ögrenciler esit ögrenme firsatina sahiptirler. Okul toplumundaki tüm bireyler okulun genel amaç ve hedeflerini bilirler. Okuldaki hemen her alanda ögrenci katilimina önem verilir. Aktif ögrenme süreci yasanir.

    42. DOGA ZEKÂSI DOGAYI IZLIYORUM “Daha 5-6 yaslarimdayken degisik tas ve bitki kurulari toplamak bana çok eglenceli gelirdi. 2. sinifa giderken mevsimler konusunda ögretmenimizle birlikte yaptigimiz bahçe gezisi, ögrencilik hayatimin belki de unutamadigim en zevkli anlariydi. Gezdigim farkli yerlerden topladigim degisik bitki türleri, deniz kabuklarini odama doldurur, çogu zaman da bunlardan ötürü annemle defalarca tartisirdim. Ortaokulda kendimi en mutlu hissettigim dersler fen bilgisi dersleriydi. Ögretmenimin anlattiklarini saatlerce dinleyebilirdim. Ögretmenimi dinlerken Allah’in ne kadar büyük oldugunu, her defasinda bir kez daha anlardim. Bu kadar inanilmaz güzellikleri yaratan ve bu kadar muhtesem dengeyi yapan kim bilir ne kadar yüce diye düsünürdüm. Lise sonda yaptigim tek tercihle birlikte iyi bir üniversitenin Biyoloji bölümüne girdim. Su an ayni üniversitede ögretim üyesi olarak çalisiyorum ve yine odam topladigim yaprak ve bitki türleri ile dolu…”

    43. DOGA ZEKÂSI NEDIR? Doga zekâsi, dogadaki tüm canlilari tanima, arastirma ve canlilarin yaratilislari üzerine düsünme becerisidir.

    44. DOGA ZEKÂSI GELISMIS INSANLARIN ÖZELLIKLERI: Dogadaki hemen her canlinin yasamina ilgi duyarlar. Farkli canli türlerinin isimlerine karsi dikkatlidirler, çiçek türleri hayvan türleri onlar için çekicidir. Zooloji, botanik, organik kimya, tip, fotografçilik, dagcilik, izcilik vs. gibi alanlara ilgi duyarlar. Seyahat etmeyi, belgeseller izlemeyi severken, doga ve gezi dergilerini incelemekten hoslanirlar. Kendilerine özgü out-door etkinlikler düzenlerler dogayla her seyi paylasirlar. Dogadaki bitki türlerine karsi duyarlidirlar. Doganin insanlar üzerindeki ya da insanin doga üzerindeki etkisi ile ilgilenirler.

    45. DOGA ZEKÂSI ÖGRENME ORTAMLARI Doga zekâsi, 1995 yilinda daha önce varolan 7 zekâya, 8. zekâ olarak eklendi. En son üzerinde çalisilan zekâ olmasi nedeniyle doga zekâsinin egitim ve ögretimde kullanimina iliskin çalismalar hala sürdürülmektedir. Sinif ortamlarinda yapilan her türlü bilimsel arastirma çalismalari, alan gezileri, inceleme gezileri doga zekâsinin gelismesi için en etkili ortamlardir. Degisik bilimsel olaylari, bitki ve hayvan türleri ile ilgili bilgileri içeren gazete ve dergi yazilari, hemen her derste kullanilabilecek çalismalardir. Örnegin, Türkçe derslerinde doga üzerine yazilan okuma parçalari incelenebilir.

    46. ÇOKLU ZEKA TEORISININ EGITIM-ÖGRETIMDE KULLANILMASI Çoklu zeka teorisinin egitim-ögretimde uygulanmasiyla gelecek adina pek çok önemli hedeflere de kendiliginden ulasilacaktir.Gardner’in çoklu zeka teorisini ortaya atmasiyla gerçeklestirmeye çalistigi en büyük hedefi,ögrenen toplumlarin olusturulmasidir.Çünkü teoriye göre,yasam boyu gelisim ve ögrenme heyecani yasayan çocuklar,küçük yastan itibaren egitim ve ögrenmeye karsi olumlu duygularla yetisirken,beyinlerini en üst düzeyde ve aktif olarak kullanabilirler.Ögrendikleri bilgileri sorgularlar,elestirirler.Önyargilari,kaliplari bir kenara birakarak düsünürler ve düsündükleri ile gerçek yasam arasinda köprüler olustururlar.

    47. KAYNAKLAR Selçuk.Z.,Çoklu Zeka Uygulamalari.Nobel Yayin,2003 Yavuz.K.E.,Çoklu Zeka Teorisi.Ankara Özel Ceceli Okullari,2001 Yavuz.K.E.,Yeni Bir Zeka Anlayisinin Dogusu.Yeni Egitim Dergisi,S.1,2002

More Related