1 / 25

Bourdieu’de Alan Analizi ve Sermaye

Bourdieu’de Alan Analizi ve Sermaye. “Basit olan, hiçbir zaman basite indirgenmiş olan değildir.” Gaston Bachelard. Haz: Emrah GÖKER, 27 Ocak 2007, Yeni Başlayanlar İçin Bourdieu Semineri II. Bourdieu’de Alan Analizi ve Sermaye.

pilis
Download Presentation

Bourdieu’de Alan Analizi ve Sermaye

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Bourdieu’de Alan Analizi ve Sermaye “Basit olan, hiçbir zaman basite indirgenmiş olan değildir.” Gaston Bachelard Haz: Emrah GÖKER, 27 Ocak 2007, Yeni Başlayanlar İçin Bourdieu Semineri II

  2. Bourdieu’de Alan Analizi ve Sermaye • Alan Teorisi Ne Ola ki? Bourdieu Alan Teorisi’nin Neresinde Oturur? • Alan Analizi Neyi Varsayar, Nasıl Yapılır, Ne İş Görür? • Sermaye Kavram/Aracının Alan Analizindeki Yeri Nedir? • Görelim, Gösterelim: Vichy Fransası’nda Edebiyat Alanının Yapısı

  3. 1. Alan Teorisi ve Bourdieu “Tüm elektrostatik teorisi, açık ve duru bir geometri ve cebir diliyle formülleştirilmiş, birbirine katı mantık kurallarıyla bağlı bir grup soyut fikir ve genel önermeden mürekkeptir. Bu bütünlük, bir Fransız fizikçisinin aklını ve sarihlik, basitlik ve düzen arzusunu tamamen tatmin eder.” (Pierre Duhem) • “Alan” karşılığına dair: Champ (İng. field)kavramının sosyal bilimlerdeki tarihi ilk geliştirildiği fizik bilimiyle bağıntılı. “Arena”, “saha” da önerilmişti. • 20.yy’ın başında sosyal bilimlere aktarılıyor “alan teorisi” → Elektromanyetik Alan Teorisi’nde (EAT) bu dönem alınan mesafeden etkilenerek.

  4. 1. Alan Teorisi ve Bourdieu • EAT’den soyutlanabilecek şu 4 ilkenin toplumsalın analizinde de yol gösterici olacağı inancı: • Kuram ile incelenen “durum değişiklikleri”, alan ile içindeki unsurların durumlarındaki değişimler arasındaki ilişkileri içeriyor. • İncelenen unsurlar onları “alan etkisi”ne maruz bırakacak özelliklere sahipler (mesela parçacıklar sahip oldukları yükün derecesi ve yönüne göre farklılaşıyorlar). • Unsurları olmadan, somut güç olmaksızın alan sadece gücün yaratılması potansiyelinden ibaret. • Alanın kendisi örgütlü bir entite: Alan içindeki her koordinat potansiyel kuvvetin bir vektörü, bir koordinata yerleşmiş bir parçacığın yükü diğerlerini etkiliyor ve bu vektörlerin dağılımı tesadüfi değil.

  5. 1. Alan Teorisi ve Bourdieu • Özetle sosyal bilimciler “alan” kavramının toplumsal dünyanın bilgisini üretmede sadece metaforik olarak değil, ontolojik olarak da yol gösterici olabileceğini düşündüler: Sınırları kabaca çizilebilecek toplumsal dünyacıklar içindeki şeylerin durumlarını (1) bu şeyler arasındaki ilişkisellik ve birbirine bağımlılığını; (2) bu şeylere etki eden zıt/çatışan güçlerin işleyişini gözeterek, çözümlemek. • Fizikten sosyal bilimlere geçiş noktası: Kurt Lewin ve sosyal psikolojinin gestalt ekolü. Kısmen Bourdieu’yü de etkilemiş bir damar bu. Lewin de Bourdieu gibi Ernst Cassirer’in 20.yy başında fizikteki gelişmelerden toplumsal dünyanın tahayyülü için çıkardığı dersleri yakından izlemiş. En birinci ders: “İlişkisel Düşün!”

  6. 1. Alan Teorisi ve Bourdieu • Lewin üzerinden bu sosyal psikoloji, Albert Einstein’ın “alan” tanımını benimsiyor: “Birbirine karşılıklı bağımlılık içinde anlaşılan, bir arada varolan olguların bütünlüğü”. • Lewin’in fazlasıyla kompleks matematik modelleri. Ama temel niyeti bu ekolü iyi bilen Bourdieu de paylaşır: Davranışın anlamlılığı ile sosyal dünyanın etkileri arasındaki köprülerin ifşası/inşası. • Alan teorisinde sosyal psikolojiden sosyolojiye bir geçiş noktası: ABD’de Talcott Parsons ve öğrencileri → işlevselci ekol. Nesnelciliğe saplanma.

  7. 1. Alan Teorisi ve Bourdieu • Bourdieu bu tekneye şuralardan yanaşıyor: • Durkheim: Modern toplumun farklı, kendi içinde düzenli dünyacıklara ayrışması. Mauss: “Toplumsal morfoloji” – zihinsel yapılarla toplumsal yapıların mütekabiliyeti. • Bachelard-Cassirer hattı: Bilim felsefesinde tözcülük eleştirisi. Nesnelerin özellikleri bağımsız, biricik, verili değildir: “Fiziksel bir nesnenin varlığı, özellikleri ve başka nesneler üzerindeki etkisi, nesnenin ilişkiler ağındaki konumunun bir işlevidir". İlişkiselcilik.

  8. 1. Alan Teorisi ve Bourdieu • Yapısalcılık eleştirisi: 1960’larda Levi-Strauss’un ağırlığı ilk başta Bourdieu’nün etnografik çalışmalarını ve eğitim sosyolojisini biçimlendirir. Ancak saha tecrübesi arttıkça Bourdieu ayrışmış toplumsal dünyacıklarda yekpare/yapısal kurallar işlemediğini, ilgiyi yapıya değil, faillere dayatılan konumlarla onların yatkınlıkları arasındaki mecraya yöneltmek gerektiğini düşünür. • Metodolojik bireyselcilik eleştirisi: Ancak incelenen alanlarda açıklama ilkesinin merkezine bireyin öznel tecrübelerinin, sadece onun eylemlerini anlama çabasının konulması da eksiktir. Öznelcilik de “ilişkisel düşün!” ilkesinin işaret ettiği mecraya yeterince sirayet edemez.

  9. 2. Alan Analizi • Bourdieu sosyolojisinde kavramsal çatı olarak habitus-alan-sermaye üçlüsü ile temsil edilebilecek “alan analizi” yaklaşımının sıkıcı kuramsal dolayımlarla değil, Bourdieu’nün sahadan öğrendikleriyle yontulduğunu not etmeli önce → Cezayir’den ve Fransız eğitim sisteminden çıkardığı dersler; özeleştiri. • Birinci kısımda kabaca kurduğum bağlama yerleşen bir “alan” kavramını ilk kez 1966’da “Entelektüel Alan ve Yaratıcı Proje” makalesinde geliştirir. (Ampulün sanatsal üretim ilgisi üzerinden yanmış olması ilginçtir.) Yapısalcı ve biyografik edebiyat analizlerini eleştiren Bourdieu burada edebiyat dünyası içindeki nesnel konumlarla sanatçıların öznel stratejilerini aynı anda önemseyecek bir perspektif arar.

  10. 2. Alan Analizi • Bu makalede Alan Analizi’nin sonraki 40 sene boyunca araştırma tasarımlarına rehberlik etmeyi sürdürecek 3 temel derdini de telaffuz eder: • Bir alanın, toplum içinde veya diğer alanlarla ilişkisi içinde, tarihsel olarak, özerkliği nasıl kurulur? • Eyleyiciler bir kültürel üretim alanı içinde belli derecelerde özerklik kazanacak eserleri nasıl üretebilirler? • Bugün bir alan içinde eyleyiciler, geçmişte alanda üretilip dolaşıma sokulmuş eserlere nasıl tepki verirler?

  11. 2. Alan Analizi • Bu sorgulama 1979’daki Ayrım’ın yolunu da açar. Fotoğrafçılık başlıklı kolektif çalışma (1968) fotoğraf çekme pratiğine yüklenen estetik ve pragmatik anlamların fotoğrafçılıkla ilgili eğitimsel, mesleki ve diğer kurumların oluşturduğu alanla ilişkisini sorgulamaya başlar. Aynı sene “Sanat Algısının Sosyolojik Kuramı İçin Bir Taslak” makalesinde sanatçının veya eleştirmenin öznel yargısına aitmiş gibi görünen estetik yargıların “alan etkisi” (ve tarihi) ile ilişkisini deşer. • 1970’ler itibariyle sanatsal üretim üzerine harcadığı mesaiden çıkan, daha sonra “eğitim alanı”, “din alanı”, “hukuk alanı”, “bürokrasi alanı”, “ekonomi alanı”, “bilimsel alan”, “habercilik alanı” gibi ilgilerine doğru genişleteceği Alan Analizi’nin temel metodolojik ilkeleri telaffuz edilmiş olur.

  12. 2. Alan Analizi • Bir başlangıç varsayımı: Toplumsal uzay içine yönelttiği ilgisinde sosyolog, bilgi üretmeye işleyişinde belirli bir özerk ve örgütlü pratik mantık bulunabilecek irili ufaklı dünyacıklar (hukuk, medya, din, ekonomi, vd.) inşa ederek başlar. • İzleyen ikinci varsayım: Alanların içinde, tarihleri eyleyicileri önceleyen toplumsal konumlarla eyleyicilerin bu konumları bilinçli veya bilinç-dışı benimseyişlerini, konumlarla ilintili inanç ve pratiklerini tasvir eden konum-almalar (yatkınlıklar) mütekabiliyet içindedir. (Durkheim, Mauss, Hubert, Halbwachs→ “zihinsel yapılar”~ “toplumsal yapılar”) • Bu iki varsayıma binaen tanımlanmış bir alanın ilişkiselliği ikiboyutlu olarak işler: (1) Her alan bir kuvvet alanıdır, konumlarla yatkınlıklar arasındaki ilişkiler maddi veya simgesel güç odaklarınca kısıtlanır ve hiyerarşikleştirilir. (2) Her alan bir savaş alanıdır, kısıtlamalar ve hiyerarşilere rağmen eyleyiciler alandaki maddi ve simgesel kaynakların kontrolü için birbirleriyle mücadele ederler.

  13. 2. Alan Analizi “Yüksek derecede farklılaşmış toplumlarda, toplumsal kozmos, diğer alanları düzenleyen mantık ve zorunluluklara indirgenemeyecek mantık ve zorunluluğun yeri olan görece bağımsız mikrokozmosların bütünüdür.” (Bourdieu, Düşünümsel bir Antropoloji İçin Cevaplar, s.81) • İncelenen bir alanın işleyişini açıklamak için Bourdieu oyun imgesini kullanıyor sıkça: Örneğin bir sanatsal üretim alanı olarak fotoğrafçılık içinde sanatçı, eleştirmen, galeri sahibi, küratör, akademisyen gibi eyleyiciler, fotoğraf estetiği ve üretme pratiği hakkında bir çekişme, çatışma ve ittifak oyunu içindedirler. Oyunun sürmesinden kültürel çıkarları vardır, bu sebeple oyunun devamına yatırım yaparlar, “bahis”lere girişirler: Fotoğraf tekniği, teknoloji-estetik ilişkisi, “göz”, anlatım, vb. konular hakkında pozisyonlar alırlar. Eserlerini (sanat eleştirisi, sergi, fotoğraf albümü vb.) alan içinde dolaşıma sokarak prestij biriktirirler.

  14. 2. Alan Analizi • Fotoğrafçılık alanı içindeki mücadelelerde eyleyicilerin farkına varmadan bedenselleştirdikleri ve uydukları “oyun kuralları” vardır. Örneğin en temel olarak, fotoğrafın resim veya heykel kadar “kurumsal olarak kutsanmış bir sanat” olduğuna varoluşsal bir yatırım (illusio) olabilir. Oyuna katılmanın şartı, “sanat” anlamlandırması nasıl yapılırsa yapılsın, bu yatırımı kabul etmek haline gelebilir. • Devamla, alanın yapısını, oyuncular arasındaki kuvvet ilişkilerinin anlık durumu belirler: Fotoğrafçılık dergilerinden tutun, eğitim kurumlarına kadar tüm bireysel ve kurumsal aktörlerden oluşan mikrokozmos içinde oyuncular eşitsiz ekonomik ve kültürel kaynaklara (burada zorunlu olarak Bourdieucü “sermaye” kavramına geliyoruz) sahiptirler. Bu eşitsiz kaynak dağıtımı hali üzerinden oyuncular arasında farklı mahiyetlerde rekabet, tahakküm ve ittifak ilişkileri kurulabilir.

  15. 3. Sermaye “İktidar, enerji gibi, sürekli olarak herhangi bir formundan bir diğerine dönüşen bir şey olarak ele alınmalıdır; ve bu dönüşümlerin yasalarını araştırmak sosyal bilimin işi olmalıdır.” (BertrandRussell) • Alanın iki boyutu: Güç etkisi ve mücadele. Bir alana dahil olan eyleyicilerin stratejilerini biçimlendiren bu ikiboyutlu “alan etkisi”ni taşıyan kavram/araç olarak → sermaye. Fizikle kurulan bağlantıyı hatırlarsak → alan ilişkiselliğini aktive eden/dağıtan, güce tahvil edilebilen enerji olarak sermaye. • Eyleyicilerin sahip oldukları özellikler ve yatkınlıklar (dinî aidiyet, eğitimsel birikim, yeme alışkanlıkları, konuşma tarzı vb.) ve bunların diğer eyleyicilerle ilişki içinde mübadele edilmesi (tanıma, kutsama, tâbi olma, paylaşma, vb.) olarak sermaye. Tedavüle sokulduğu alana göre özgül etkileri olan, değerini alanda kazanan bir toplumsal ilişki, toplumsal enerji.

  16. 3. Sermaye • Marx’ın eleştirel açılımı: Her alanda sadece ekonomik değil, simgesel çıkarların da mücadelesini örgütleyen bir pratiklerin genel ekonomisi işler. Bir toplumsal enerji olarak alan içindeki sermayenin dağıtımı eşitsizdir ve tesadüfi değildir. Kaynaklar, özellikler ve güç taşıyıcısı ilişkiler olarak sermaye. • Her alanda bu genel ekonomi, eyleyicilerin konumlarıyla (~ parçacık koordinatları) yatkınlıkları/konum-almaları (~ parçacık yükleri) arasındaki mütekabiliyeti açıklar. Bu ekonominin enerjisi olarak sermayenin tedavülünün üç boyutu var: • Eyleyiciler (1) sahip oldukları genel-olarak-sermayenin toplam büyüklüğüne göre; (2) sahip oldukları ekonomik ve kültürel sermayenin karşılıklı ağırlığına/bileşimine göre; (3) zaman içinde sermayelerinin büyüklük ve bileşiminin değişimine, yani alan içindeki güzergahlarına göre dağıtılırlar.

  17. 3. Sermaye Y Artan Z Geçmiş Sermaye bileşimi X + Kültürel - Ekonomik - Kültürel + Ekonomik Toplam sermaye hacmi Gelecek Sermaye güzergahı Azalan

  18. 3. Sermaye • Bu çerçeve ile mütekabiliyet analizi bağlantısı. • Bourdieu’nün alan analizlerinde kullandığı 4 sermaye türü: • Ekonomik sermaye: Marx’ın analizini sahiplenir. Kültürel sermaye ile birlikte alanlarda başat hiyerarşi-eşitsizlik kurucu enerji. • Kültürel sermaye: Farklı alanlarda kültürel donanım, malumat, meşrulaştırma, adlandırma, görevlendirme veya otorite kaynaklarına ulaşım üzerinden dağıtılan özellikler (“bürokratik sermaye”, “dini sermaye”, “edebi sermaye” vs). Üç hali: Bedenselleşmiş hali, nesneleşmiş hali, kurumsallaşmış hali. • Sosyalsermaye: “Az çok kurumsallaşmış olan karşılıklı arkadaşlık ve tanıma ilişkileriyle kurulmuş dayanıklı bir ağ ile ilintili gerçek veya potansiyel kaynakların toplamı”. Grup üyelikleri, bu ilişkilerin getirdiği ayrıcalık, sınırlama ve yükümlülükler.

  19. 3. Sermaye • Simgesel sermaye: Diğerlerinden farklı bir iş görüyor bu araç. Genel-olarak-sermayenin kendisi, diğer sermaye türlerinin fetişleşmesiyle dolaşıma girens bir sosyal güç. “Simgesel sermaye [diğer sermaye türlerinden] herhangi birinin, algı kategorileriyle kavrandığında büründüğü biçimdir. Söz konusu kategoriler, ilgili sermayenin özgül mantığını kabul eder –ya da şöyle diyelim– bu sermayeye sahip olmanın ve birikiminin keyfiliğini yanlış bir biçimde tanır.” (Bourdieu, Düşünümsel…, s.108) → Alanda iktidar ilişkilerinin simgesel formlar üzerinden meşrulaştırılmasının ve olağanlaştırılmasını açıklamak için kullanıyor bu kavram/aracı.

  20. Toparlama • Tüm bunlar ışığında, son bir noktaya dikkat: Bourdieu’nün istisnasız tüm alan analizlerinde takip ettiği üç safhalı bir metodolojik ilke var. • İncelediğin alanın tüm alanları kapsayan iktidar alanı içindeki konumunu ve bu konumun zaman içindeki değişimini çalış! • İncelediğin alanın iç yapısını çalış! Meşruluk rekâbeti içinde olan bireylerin ve grupların tuttuğu konumlar arasındaki nesnel ilişkilerin yapısı nedir? • İncelediğin alandaki konumları dolduran insanların habituslarının doğuşunu çalış! Alan içinde izlenen güzergahların bir ürünü olarak, ortaya çıkmak için bu konumları elverişli bulan yatkınlıklar, inançlar, algı kategorileri, vs. nasıl kurulmuş? • Gerçek ilişkiseldir. İlişkisel düşün!

  21. 4. Bir Örnek • Referans: Gisèle Sapiro (2002) “The structure of the French literary field during the German Occupation (1940–1944): a multiple correspondence analysis”, Poetics 30: 387-402. [“Fransız edebiyat alanının Alman işgali (1940-1944) sırasındaki yapısı: çoklu mütekabiliyet analizi”] • Argüman: Alman işgali sırasında Fransız edebi aktörlerinin (yazarlar, şairler, eleştirmenler, fakülteler, yayınevleri, dergiler, vb.) oluşturduğu alanda bireysel aktörlerin alandaki konumları ile politik tercihleri arasında bir eşmantık (homoloji) vardır. • Veri: Dönemin (Fransız Akademisi gibi) edebiyat kurum ve örgütlerine üye olan, dönem içinde edebiyat ödülleri alan, eleştiri dergilerine yazan 185 edebiyatçının demografik, biyografik, politik tercih bilgileri (58 değişken). • 4 değişken grubu: Toplumsal özellikler (yaş, eğitim, vb.); alandaki konum (edebi janr, yayın faaliyeti, ödüller, dereceler, vb.); estetik yatkınlıklar (roman ve şiir ekolleri); politik yatkınlıklar (Direniş üyesi, Vichy destekçisi, Nazi işbirlikçisi, Faşist, vb).

  22. 4. Bir Örnek Analiz: Satır profilleri 185 bireye, sütun profilleri 58 değişkene ait. Tablonun çoklu mütekabiliyet analizi. (Tekniğin ayrıntılarını Murat hocama bırakıyorum.) Verilerin geometrik sunumundan ortaya çıkan: Sadece edebi konumlarla ilgili değişkenler analiz edildiğinde de, sadece politik yatkınlıklarla ilgili değişkenler analiz edildiğinde de alanın yapısı değişmemekte. 1940’larda alanın yapısının bir özet sunumu:

  23. 4. Bir Örnek • Edebi konumların analizinde ilk mesafe hattı: Küçük, az satışlı, yeni kurulmuş edebiyat dergilerinde yayın yapan genç yazarlarla, macera kitapları yazan, gelenekselci, yaşlı, Flammorion gibi dönemin büyük yayınevleriyle çalışan ve çok satan dergilerde yayın yapan ticari yazarlar birbirinden uzaklaşıyor haritada. Yani Bourdieu’nün “sınırlı üretim” (bir nevi “sanat için sanat”, avangard) dediği mantık ile “büyük-çaplı üretim” dediği, piyasanın ve iktidarın taleplerine endeksli üretim arasındaki mesafe. Bu çatışma, siyasi konumlarla da örtüşüyor: Vichy destekçileri ve işbirlikçiler “büyük-çaplı üretim”e yakınlar, anti-faşist grup daha genç ve “sınırlı üretim” bölgesinde. Şairler sola, romancılar sağa.

  24. 4. Bir Örnek • İkinci mesafe hattı “kurumsal kutsanmışlık” ile “simgesel tanınmışlık” arasında ortaya çıkıyor. Sermayenin bileşimi üzerinden. Mesela, simgesel sermayesi az olan, edebiyat alanına siyasi sebeplerle girmiş komünist yazarlarla alanda etkili ve tanınmış André Gide, Paul Valéry gibi Direniş’e doğrudan destek vermeyen ama sempatizanı olan solcular arasında bir mesafe var. Bunun yanında, sağın kurumlarına yakın duran Fransız Akademisi ile avangard solcuların yoğunlukta olduğu NRF hem edebi, hem politik olarak birbirlerine uzaklar. Bazı akademiler, roman ve şiir ödül kurumları, dergi ve yayınevleri “kurumsal kutsanmışlık”ı besliyorlar, hem Vichyist ve faşist sağa, hem de ticari üretime yakınlar.

  25. KATEGORİLER Normal: Estetik konum-almalar Koyu: Kurumlar ve alana giriş tarihleri Altı çizili: Yayınevleri İtalik: Süreli yayınlar Koyu ve italik: Tanınma şekilleri (ödül, onur vb.) BÜYÜK HARF: Edebi türler

More Related