1 / 43

KRİZİN YENİ AŞAMASI’ nda TÜRKİYE’NİN İKTİSADİ GÖRÜNÜMÜ AĞUSTOS 2010

KRİZİN YENİ AŞAMASI’ nda TÜRKİYE’NİN İKTİSADİ GÖRÜNÜMÜ AĞUSTOS 2010. KRİZİN YENİ AŞAMASI’nda TÜRKİYE’NİN İKTİSADİ GÖRÜNÜMÜ. Emek Perspektifinden Bir Değerlendirme Doç. Dr. Mustafa DURMUŞ. DÜNYADA VE TÜRKİYEDE DURUM: KRİZİN YENİ BİR AŞAMASINDAYIZ.

rainer
Download Presentation

KRİZİN YENİ AŞAMASI’ nda TÜRKİYE’NİN İKTİSADİ GÖRÜNÜMÜ AĞUSTOS 2010

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. KRİZİN YENİ AŞAMASI’ ndaTÜRKİYE’NİN İKTİSADİ GÖRÜNÜMÜAĞUSTOS 2010

  2. KRİZİN YENİ AŞAMASI’ndaTÜRKİYE’NİN İKTİSADİ GÖRÜNÜMÜ Emek Perspektifinden Bir Değerlendirme Doç. Dr. Mustafa DURMUŞ

  3. DÜNYADA VE TÜRKİYEDE DURUM: KRİZİN YENİ BİR AŞAMASINDAYIZ 2008 krizi 1929-1933 küresel kapitalist krizinden bu yana görülen en derin krizdir. Bu krizle beraber, dünya gayrisafi hâsılası % 4–6 düşerken, gelişmiş ülkelerde sanayi üretimi % 15–25 geriledi ve dünya ticareti % 20’nin üzerinde daraldı.

  4. 2008 krizi, ABD’de ortaya çıktı, sadece 3 hafta içinde tüm dünyaya yayıldı. • Finansal piyasalarıçökertti, dünya bankacılık sistemini felç etti,kredi kurumasına yol açtı. • Hızla reel sektöre sıçradı, dünyayı derin bir resesyona sürükledi. • Tüm dünyada ekonomik büyüme oranları hızla düştü, işsizlik devasa boyutlara ulaştı, insanlık genel olarak ciddi bir refah kaybına uğrarken, yoksulluk hızla arttı. • İnsanlar sadece işlerini değil, çöken finansal piyasaların aracı haline getirilmiş olan evlerini ve sosyal güvenliklerini, geleceklerini kaybettiler.

  5. Finansal çöküşü önlemek için devletler; • Bankalara trilyonlarca ABD dolarlık (GSYH’ nın % 70’ine varan); • Krediler verdiler • Toksik varlık alımı yaptılar • Borçlara garanti verdiler, • Sermayelerine katıldılar, • Faizleri indirdiler, • Vergisel teşvikler verdiler, • Kamu harcamalarıyla talebi desteklediler.

  6. Devlet müdahaleleri ekonomik depresyona gidişi durdurdu

  7. Nisan 2009-Nisan 2010 : Yeşil filizler sarı otlara dönüştü • Nisan 2009 : Zayıf, cılız toparlanma işaretleri görüldü. • MSCI World Index % 66 oranında yükseldi. • ABD’ de işsizlik artış hızı yavaşladı. • Nisan 2009 : İlk mayın Dubai’de patladı : Dubai World, Avrupa bankalarına olan 80 milyar ABD dolarlık borcunu ödeyemeyeceğini açıkladı. • Nisan 2010 : İkinci mayın Yunanistan’da patladı : AB-IMF kaynaklı toplam 110 milyar avroluk bir kurtarma paketi sunuldu.

  8. Yunanistan : Kurtarmanın bedeli ağır : Kemer sıkma • Kamu emekçilerinin ücretleri % 15–20 oranında düşürüldü. • 2010’a kadar ücret artışı yok, • Kamusal istihdam azaltılacak, • Halka dönük kamusal harcamalar azaltılıyor ( % 10-35), • Emeklilik yaşı 67’ y e çıkartılıyor, • KDV ve ÖTV oranları artırıldı, • Toplu sözleşme görüşmeleri rafa kaldırılıyor, • İşten çıkartmalar kolaylaştırılıyor.

  9. Borç krizi Yunanistan ile sınırlı değil : AB mayın tarlası gibi Tablo I: Bazı AB Ülkelerinde Kamu Brüt Borç Stokları ( GSYH içinde % pay cinsinden) ve Brüt Dış Borç Stokları ( parantez içi değerler ) • Kamu borçlanması, devleti sermaye lehine ve emek aleyhine olmak üzere kullanmanın örtülü rutini. • Ancak, kriz nedeniyle kamu borcu arttığında devlet krizi doğuyor. • Çünkü kreditörler yeni borç vermeyi çok riskli görüyorlar. Kaynak: EC, EFA, BIS, WB

  10. Avrupa bankacılık sistemi hasarlı • İspanyol hazine bonolarının spreadleri çok yüksek, • Interbank piyasası sıkıntılı : Bankalar, başka bankalara para satmaktansa, paralarını ECB nezdinde değerlendiriyor, sisteme güven sorunu var. • Yunanistan ve İspanya bankalarının birlikte zararı 450 milyar avro. • ECB : Avro bölgesi bankalarının, her bir avroluk sermaye ya da rezerv karşılığında 20 avroluk yükümlülükleri var (Interbank borçları dahil).

  11. Türkiye : Kriz sürüyor • Mart 2009 IMF araştırması : Türkiye’dekiler de dâhil hiçbir banka güvende değil. • Dış ticaretinin yarısını bu bölgeyle yapıyor. • Bankacılık sektörü bu bölgede yerleşik bankalara bağımlı. • Türkiye’nin de eninde sonunda bu gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil.

  12. Türkiye : Sanayi üretimi istikrarsız, KKO’ ları 2007 ve 2008’in gerisinde Şekil 2: İmalat Sanayi Üretimi Kaynak: TCMB Elektronik Veri Dağıtım Sistemi (EVDS) verilerinden türetilmiştir.

  13. Şekil 3 : Dış Ticaret Hacmi (Ocak – Haziran) Kaynak: TUİK verilerinden türetilmiştir.

  14. Şekil 4 : Cari İşlemler Dengesi Kaynak: TCMB Elektronik Veri Dağıtım Sistemi (EVDS)

  15. Kriz öncesi modele geri dönüş • İç tasarrufları ihmal eden, dış finansmana dayalı, • Düşük döviz kuru-yüksek faiz makası, spekülatif sıcak para girişiyle beslenen, • İthalat ve spekülatif gayrimenkul-inşaat yatırımlarını esas alan • büyüme modeline geri dönülüyor. • Böylece, balonlar yaratılarak ekonomide geçici de olsa bir canlılık yaratılması, • Siyasal iktidarın korunması, • Gerçek büyüme yerine nüfusun çok az bir kısmının zenginleşmesi sağlanacak. • Ancak, bu tür modellerin ömrü çok uzun değil, ekonomiye, sanayiye ve istihdama büyük zarar veriyor ( 2001 krizi).

  16. İşsizlik oranları dünya ortalamasının iki katı Şekil 5: Türkiye’de İşsizlik Oranları (2007–2009) Kaynak: TUİK, ILO

  17. Gençler arasındaki işsizlik dünya ortalamasının iki katı : % 24 Şekil 6: Türkiye’de Genç İşsizliği (2006–2009) Kaynak: TUİK

  18. Gerçek işsizlik oranı % 25’in üzerinde Çünkü; • Türkiye çok düşük bir işgücüne katılım oranına sahip. • Avro bölgesi ve OECD’de ortalama : % 66 (2009) • Türkiye’de sadece % 44 (2009) ve % 49,8 ( 2010). • Türkiye : Çalışabilir nüfusuna oranla, insanlarının çok düşük oranda işgücüne katılabildiği ya da iş aradığı bir ülke

  19. Tablo 2 : Kamu Borç Stoku (Milyar Dolar) Kamu borç stoku iki kat arttı. Kaynak: Hazine Müsteşarlığı verilerinden türetilmiştir. * Dış borç stoku ilk çeyrek, iç borç stoku ilk iki çeyrek verisidir.

  20. Son 27 yıldır Türkiye’nin kaynakları uluslar arası finans çevrelerine aktarılıyor. • 1983 - 2009 (üçüncü çeyrek) yapılan dış borç ödemeleri : • Kamu ve özel sektör dış borç servisi olarak (anapara ve faiz ödemesi ) toplam 520 milyar ABD doları ödendi. • Bunun 377 milyar ABD doları anapara , 141 milyar ABD doları faiz ödemesi. • Bu borç servisinin 324 milyar ABD dolarlık kısmı ( % 62’si) AKP iktidarı döneminde yapıldı. • Toplam dış borç stoku azalmadı : Yaklaşık 274 milyar ABD doları. • Kaynak aktarması özellikle AKP iktidarı döneminde hızlandı, (son yedi yılda aktarılan değer bu döneme kadar ki kısmın iki katından fazla).

  21. İstihdamsız Büyüme • 2001 yılında 19.465.000 kişi, 2009 yılında 21.277.000 kişi istihdam edilebildi. • 2001–2009 : Sadece yeni 1.812.000 kişiye iş olanağı sunulabildi. • İstihdamda tarımın payı : % 25, sanayinin payı : 19, hizmetler sektörünün payı : % 60. • Nüfus artış hızı : % 1,15, • Her yıl yaklaşık olarak 850,000 potansiyel işgücü ekonomiye dâhil oluyor. • Yılda sadece 200-300 bin yeni istihdam yaratabilen bir yapı yetersiz.

  22. Tarımda istihdam azalırken, sanayi yeterince istihdam yaratamıyor Şekil 7: Sanayi Sektörü İstihdamı Kaynak: TÜİK, DPT

  23. 2004’ten bu yana istihdam artış hızı düşüyor Şekil 9: İstihdam Artış Hızı (2001–2009) Kaynak: DPT

  24. İşsizlik : 2000-2009 : % 6.5’ten % 14’e. Şekil 10: İşsizlik Oranları

  25. İstihdamlı büyümenin kaynakları yetersiz • İç tasarruf hacmi : 2002 : % 18,6, 2009 : % 14,2. • İhracat ithalata, özellikle de ara malı ithalatına bağımlı. • 2002 yılında aramalı ithalatının toplam ihracat içindeki payı % 100’ün üzerinde. • Mevcut büyüme Türkiye’de değil, ihracatçı ülkelerdeki istihdama katkı sağlıyor.

  26. Büyüme-İstihdam : Esneklik katsayısı : 0.14 son 10 yıldır hızla düşüyor Şekil 11: Türkiye’de İstihdam Artışı Büyüme İlişkisi (2000–2009) Kaynak: DPT

  27. İSÜİ-İSÇİ İLİŞKİSİ : ARA GİDEREK AÇILIYOR Şekil 11: Türkiye’de İmalat Sanayi Üretim İndeksi(İSUİ) ile İmalat Sanayi Çalışanlar İndeksi(İSÇİ) İlişkisi (1997=100) Kaynak: C. Bozpınar, İşsizlik-Büyüme İlişkisi: Türkiye İşgücü Piyasası, Gazi Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı Uluslar arası İktisat Bilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010’dan türetilmiştir.

  28. Üretim artışı ve karlılık işgücünün daha verimli çalıştırılmasıyla sağlanıyor • İmalat sanayindeki sermaye yoğunluğundaki artış bir yandan büyümeyi sağlarken, diğer yandan çalışan işçi sayısını azaltmakta, ya da sermaye artışı kadar yeni istihdam yaratılmasını önlemektedir. • Emeğin daha az kullanılmasının yaratacağı kar azalması işgücü verimliliğinin artırılması ya da sanayileri düşük ücretli az gelişmiş ülkelere kaydırarak önleniyor. • Özellikle de kriz dönemlerinde işçiler işinden olma korkusuyla daha sıkı ve verimli çalışıyorlar.

  29. KRİZDE İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ARTTI Şekil 13: Türkiye: İmalat Sanayi Verimlilik Göstergeleri Kaynak: MPM

  30. KRİZDE VERİMLİLİK ARTARKEN ÜCRETLER GERİLEDİ (DPT) Şekil 14: Reel Ücret Endeksi

  31. İKTİSADİ BÜYÜME FETİŞİZMİ • İktisadi büyüme tek başına ne toplumsal refahın, ne yaşam standardının ölçüsü olabilir, ne de emekçilerin refah düzeylerinin yükselmesini sağlayabilir. • Azgelişmiş ülkeler için iktisadi büyümeden ziyade kalkınma –sanayileşme olgusu önemlidir. • Çünkü bu ülkeler kalkınamamakta ya da sanayileşememektedir.

  32. Kalkınma • Goulet: Kalkınmanın üç olmazsa olmazı: Zorunlu ihtiyaçların karşılanması, özgüven-bağımsızlık ve özgürlük. • Yurttaşlarının konut-barınma, gıda, eğitim, sağlık gibi zorunlu ihtiyaçlarını bedelsiz olarak karşılayamayan; • Emperyalistlerce kaynakları sömürülen ve diğer ülkelerle ilişkilerini eşit bir zeminde sürdüremeyen; • Halklarının, insanlarının kendi geleceklerini özgürce belirleyebilme hak ve özgürlüklerine sahip olmadığı bir ülke, toplum, ekonomi gerçek anlamda kalkınmış sayılamaz

  33. İKTİSADİ BÜYÜME FETİŞİZMİ • Daha fazla kar için daha fazla üretim ve daha fazla büyüme sadece emeği değil, doğayı tahrip ediyor. • İktisadi büyüme kavramı, toplumdaki eşitsizlikleri açıklayamadığı gibi sıklıkla bu tür eşitsizlikleri gizlemek, perdelemek için kullanılmaktadır. • Birkaç banka ya da tekel kar ettiğinde ortalama, kişi başına düşen gelir de büyür, iktisadi büyüme sağlanır. • Bu halkın da gelirinin ve refahının arttığı anlamına gelmez.

  34. ADALETSİZ BÖLÜŞÜM : 0.38’den 0.41’e. Tablo 3: Eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirlere göre sıralı yüzde 20’lik gruplar, 2007-2008

  35. Gelir dağılımı verileri yetersiz • TÜİK gelir dağılımı araştırmaları sosyal sınıfların milli gelirden aldığı payları göstermiyor. • Gelirin yanı sıra asıl olarak Türkiye’de servet eşitsiz dağılmakta, bu da refahın adaletsiz dağılmasına neden olmaktadır. • Kriz hem dünyada hem de Türkiye’de servet zenginlerinin sayısını artırdı. • Buna karşılık halk daha da yoksullaştı.

  36. Türkiye’deki vergi politikaları gelir dağılımını daha da bozuyor • Özellikle AKP iktidarı döneminde vergi yükü sermayenin üzerinden aşamalı olarak alınarak, emekçilerin üzerine bindirildi. • Gelir vergisini asıl olarak ücretli emekçiler ödüyor. • Muafiyet ve istisnalardan sermaye geliri sahipleri yararlanıyor. • Sermaye şirketlerine sayısız vergi teşviki var.

  37. AKP İKTİDARINDA • Artan oranlı gelir vergisi tarifesi düzleştirildi, basamak sayısı 6’dan 4’ e indirildi. • Ücretliler lehine 5 puan indiriminden vazgeçildi. • “Asgari geçim indirimi” uygulaması genelde işverenlerin işine yaradı.

  38. Tablo 4: Ücretler Üzerindeki Dolaysız Vergi Yükü Ücretlinin gelir vergisi yükü % 50 (*) 01.07.2010 -31.12.2010 dönemi itibariyle (** )2009 yılı özel ve kamu sektörü ortalama ücretleri üzerinden hesaplanmıştır. (***) Ücretlinin bekar olması halinde ödeyeceği gelir vergisinden 54.68 TL , evli ve çocuksuz olması halinde 65,61 TL ve evli ve iki çocuklu olması 82.01 TL asgari geçim indirimi tutarı düşülecektir.

  39. Sermayenin vergi yükü azaldı Tablo 5: Kar Payı Üzerindeki Vergi Yükü (*) Kurumlar vergisi oranı 01.01.2006 öncesi % 33, sonrası % 20 olarak dikkate alınmıştır. (**) Gelir vergisi tevkifatı 23.7.2006 tarihine kadar % 10, sonrasında % 15 olarak dikkate alınmıştır. Not: Her yılın hesaplanan gelir vergisi borcu o yıla ait tarife üzerinden hesaplanmıştır.

  40. Tablo 6: Gelir Vergisi Baskısı

  41. DOLAYLI VERGİLERİN YÜKÜ DE EMEKÇİLERİN SIRTINDA • ÖTV, KDV vergiler adaletsizdir. Çünkü; • Regresifler, • Kolayca yansıtılırlar, • Et, süt, eğitim,sağlıkta KDV : % 8, • Pırlanta, Elmas vb kıymetli taşlar ve külçe altın KDV’den istisna tutuluyor (vergi yok), Tablo 7: Vergi Gelirlerinin Dağılımı (%)

  42. SONUÇ • Kapitalist krizin yeni aşamasında, özel sektöre ait risk ve borçlar kamu borcuna dönüştürülerek toplumsallaştırıldı. • Kamuya yeni borç vermenin karşılığında finans kapital ağır kemer sıkma politikaları dayatıyor. • Krizdeki AB’nin geleceği tartışılıyor. • Kriz uzun süreli olacak; bazen büyüme, istihdam artışları görülürken, bazen de daralmalar, hatta yeni dipler ortaya çıkabilir.

  43. SONUÇ • Avrupa’da uygulanan kemer sıkma politikaları seçim sonrasında Türkiye’de görülecek (mali kural). • Krizin bu yeni aşamasını Türkiye’nin emek örgütleri çok iyi analiz etmeli. • Kamu emekçileri, işçi sınıfı örgütleri ile birlikte, küçük üreticileri, küçük esnafı, güvencesiz çalışanlar ve işsizleri de yanlarına alabilecek bir birlik ve mücadele stratejisi geliştirmek zorunda. • Bu durum aynı zamanda emek örgütlerinin örgütlü güçlerini artırabilmeleri için bir fırsattır.

More Related