1 / 38

Bİlİm tarİhİ Ders NotlarI -III

Bİlİm tarİhİ Ders NotlarI -III. Ortaçağ Avrupası ve İslam Dünyasında Bilim. Yrd. Doç. Dr. Jale Y. SÜNGÜ Kocaeli Üniversitesi. Büyük Atılım-I. Arabistan gezgin kabile ve aşiretlerin yaşadığı bir bölge idi. Çoktanrılı bir din ve yer yer putperestlik eğemendi .

redell
Download Presentation

Bİlİm tarİhİ Ders NotlarI -III

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Bİlİmtarİhİ Ders NotlarI-III Ortaçağ Avrupası ve İslam Dünyasında Bilim Yrd. Doç. Dr. Jale Y. SÜNGÜ Kocaeli Üniversitesi

  2. Büyük Atılım-I • Arabistan gezgin kabile ve aşiretlerin yaşadığı bir bölge idi. Çoktanrılı bir din ve yer yer putperestlik eğemendi. • M.S. 570’ de dünyaya gelen Muhammet, zengin dedesinin koruyuculuğunda büyüdü. Hatice adında zengin bir dul kadınla evlendi. • Muhammed’ in peygamberliği geniş çevrelerce duyulduğunda, Mekke’ den Medine’ ye göç etmek zorunda kalır. • Yeni inancın verdiği güçle Araplar, Filistin, Irak, Suriye ve Mısır’ ı ele geçirirler. Doğu’ da İran ve Türkistan’ a, batıda Kuzey Afrika’ dan İspanya’ ya kadar uzanırlar. Aynı zamanda diğer dinlerede saygılı davranırlar. Bu durum islamiyet’ in hızla yayılmasına sebep olur. • Yeni dinin yayılması, Arapların yunan ve roma kültürü ile tanışmasına sebep oldu.

  3. Büyük Atılım-II • Özellikle Nesturilerin toplandığı İran’daki Cundişapur İslam dünyası için bir süre kültür ve bilim merkezi oldu. Nesturiler Yunan klasiklerini Arapçaya çevirme işine daha erken başlamışlardı. Amaçları yeni bilgi üretmekten çok eldeki bilgileri toplamak ve işlemekti. • Araplar, Suriye’yi işgal ettikten sonra oradaki Nesturilerin etkisiyle Aristo’yu Platon’a üstün tutan bir felsefeyi benimsediler. M.S. 8 yy.’ın sonlarına doğru ünlü Halife Harun el Raşid, Aristoteles’in tüm kitaplarını, Batlamyus, Hipokrat ve Galen gibi ünlü tıpçıların eserlerini Arapça’ya çevirtir. Onu takiben, Abbasi Halifesi Memun (813-833) bilimsel faaliyetlere maddi destek vererek Hindistan’a araştırmacılar yolladı. Beni Musa kardeşlerden Ahmed bin Musa'nın "Rüzgarda sönmeyen lamba" çizimi. Elyazması Arapçadır.

  4. Büyük Atılım-III • Arapların kendilerinden önce Bizanslıların yaptığı gibi, insanlığın bilimsel ürünlerini toplama ve koruma yolundaki çabaları bilim ve düşünce tarihinde önemli bir yer tutar. • Arapçaya yapılan çevirilerde başlıca iki yol izlenmiştir: bilim ve felsefi çevirilerin çoğu Yunancadan, edebiyat ve tarihe ilişkin çevirilerin çoğu ise Farsçadan yapılmıştır. • Bunun yanısıra, Araplar astronomiyle ilk kez Sanskritçe’den tercüme edilen Brahmagupta’nınSiddhanta’sı ile tanışmışlardır. Binbir Gece Masalları’ndan olan Sinbat Kitapları da ünlü bir denizci olan Sinbat’ın maceralarını anlatır ve Sanskritçeden Arapçaya aktarılmış bir diğer eserdir.

  5. Ortaçağ’da İslam Dünyasında Bilim • M.S. 8. ve 9. yy.’ da Müslüman bilim adamları en önemli başarılarını kimya ve tıpalanlarında gösterdi. • İslam Dünyası’ndaki kimya çalışmaları, daha çok Helenistik Dönem’de İskenderiye’de yapılan simya çalışmalarının etkisinde gelişmiştir. • Başlangıçta amaçları el İksir’i yani “mükemmel madde”yi bulmaktı. Bu aynı zamanda sonsuz yaşamın kapısını aralayacak bir anahtardı. • Kimya alanındaki çalışmalar başlangıçta pratik ve günlük amaçlara yönelikti. Pişirme, metal işleme, ilaç yapma gibi. Birçok madde ve kimyasal etkileşimlerin keşfedildiği bu bilgiler daha sonra İspanya üzerinden Avrupa’ya aktarıldı.

  6. Ebu Musa Cabir ibnHayyan(721-808 veya 815) • Dönemin en önemli bilim merkezlerinden biri olan Harran Üniversitesinde çalıştı. Batıda Geber olarak bilinir. • Maddelerin atomik yapısını gösteren tespitler yapmıştır. Aristoteles’in izinden giderek maddeyi 4 unsur (toprak, su, hava ve ateş) kuramıyla açıklamaya çalışmış ve bu unsurların nitelikleri (kuru, yaş, soğuk, sıcak) farklı olduğu için bunların birleşmesinden oluşan maddelerin de farklı özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir. • Yeryüzündeki bütün maddeleri 3 gruba ayırmıştır: 1- Alkol gibi uçucu maddeler 2- Altın, gümüş, bakır ve kurşun gibi metaller 3- Bazı boya maddeleri gibi uçucu ve metalik olmayan ara maddeler.

  7. Cabir ibnHayyan’ın kimya bilimine katkıları: 1- Element görüşünün oluşmasına yardımcı olmuştur. 2- Deneylerinde ölçü ve tartı işlemleri üzerinde hassasiyetle durduğu için nicelik anlayışını güçlendirmiştir. 3- Geliştirdiği aletler ile kimya teknolojisinin hizmet etmiştir. Bunlardan biri de el embik(imbik) tir.

  8. Harran Okulu • Harran, M.S. 8-9. yüzyıllarda bilim tarihi bakımından önem taşıyan bazı bilimsel çalışmaların yapılmış olduğunu, bu bağlamda Cabir ibniHayyan, Sabit ibniKurra, el- Battani gibi bütün zamanlar için önem taşıyan bazı ünlü bilim adamlarının, matematikçilerin, gök bilginlerinin yaşamış olduğu bir şehirdi. • Harran’ın bu önemi, M.S. 13. yüzyıldaki Moğol istilası sırasında eski görkeminden hiçbir iz bırakmamacasına yıkılmış ve şehir ve okul ortadan kaybolmuştur. • Harran, klasik Yunan düşüncesinin entellektüel mirasının ve bu mirası içinde bulunduran bilim ve felsefe şaheserlerinin Yunanca’dan bölgenin önceleri kültür dili olan Süryanice’ye çevrildiği önemli birkaç merkezden biri olmuştur.

  9. Harran Okulundan bir Görünüm

  10. Harezmi (780-850, Bağdat) • Matematik, astronomi ve coğrafya ile ilgilenmiştir. Cebir sözcüğü Harezmi'nin El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il Cebri ve’l-Mukabele (Cebir ve denklem hesabı üzerine özet kitap) adlı eserinden gelmektedir. Bu kitap matematik tarihinde, birinci ve ikinci dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yer aldığı ilk eserdir. • Hint hesaplama tekniğini islam dünyasına tanıtan kitabı “Aritmetik” adıyla latinceye çevrilmiş, uzun süre Avrupa’ da ders kitabı olarak okutulmuştur. • Batlamyus’unCoğrafya adlı eserini KitabuSurati’l-Ard (Yerin biçimi hakkında) adıyla Arapçaya çevirerek İslam Dünyası’nı matematik coğrafyayla tanıştırmıştır.

  11. Harezmi-II Matematik coğrafyaçalışmalarının temeli, Halife Memun döneminde, yani 9. yy.ın başlarında, Harezmi tarafından kısmen düzeltilerek ve geliştirilerek Arapçaya kazandırılmış olan Batlamyus’un “Coğrafya” adlı eserine dayanıyordu. Harezmi de Batlamyus gibi Yer’i Ekvator’dan kuzeye doğru yedi iklime (bölgeye) ayırmıştı ve bu görüş bütün İslam coğrafyacıları tarafından benimsenmişti. Halife Memun, tarihte ilk defa dönemin ünlü astronom ve coğrafyacılarından oluşan bir bilim kuruluna Yer’in çevresini ölçerek büyüklüğünü belirleme görevi vermişti.

  12. Skolastik Dönemde BilimBatı’ da Üniversitelerin Doğuşu • Bu sıralarda Avrupa her ne kadar karanlık bir çağ yaşıyorsada hiçbir kıpırdanma olmadığını söylemek yanlış olur. • Kişilerin ilgisi bilimden çok simya, astroloji ve büyü gibi konulara yönelmişti. Bu konular her zaman insanların zayıf yanı olmuştur. • 787’de Fransa kralı Şarlman bir eğitim seferberliği başlatır. Tüm kilise ve bağlı kuruluşların birer okul açmaları için kararname çıkarır. Bu okullar ileride kurulacak olan üniversitelerin çekirdeğini oluşturur.

  13. El-Kındi (801-873, Bağdat) • Arapçaya çeviriler yapmış ve matematik, fizik, astronomi, optik ve kimya ile ilgilenmiştir. Geber’in görüşlerinin aksine, “doğada bulunan metallerin her birinin kendine özgü nitelikleri olduğu ve birbirine dönüştürülmesinin mümkün olmadığı” fikrindedir. Işığın kırılması ile ilgili bir optik kitabı yazmıştır. Toplam 265 adet kitap yazmıştır. • Abbasi halifelerinden özel ilği ve destek ğörenKindi, astronom ve astrolog olarak sarayda müneccimlikgörevinide yürüttü. Ayrıca halifenin oğlu Ahmed'in eğitimini üstlendi. Kindi eserlerinin önemli bir kısmını aralarında hoca-talebe ilişkisinin ötesinde dostluğa dayanan bir yakınlık bulunan bu veliahtın isteği üzerine kaleme almış ve eserini ona itlaf etmiştir. • Ortaçağ Avrupası'nda "Alkindus" adıyla tanınan, ilk İslam filozofudur. Felsefesinde, Platon, Aristoteles  ve Plotinus'un görüşlerinin bir sentezini yapmıştır. Felsefenin yönteminin kanıtlama, kanıtlamanın hedefinin maddeye biçim kazandıran özleri bilmek, felsefenin amacının ise Tanrı'ya erişmek olduğunu öne süren El-Kindi'ye göre, felsefi bilginin ilk basamağı akıl yürütmedir. • İnsanın akılyürütme yoluyla adım adım basitten bileşiğe ve en yetkin olana doğru yükseldiğini öne süren filozof, varlığa akılcı bir açıdan yaklaştığı için, Tanrı'nın özüne ait sıfatları inkar etmiştir. El-Kindi'ye göre, Tanrı mutlak Bir'dir. Mutlak varlık olması nedeniyle, Mutlak Bir'in şekli, niteliği, niceliği, maddesi yoktur. 

  14. El-Razi(865-925) • Hipokrat ve Galen’den sonra tıp ilmine yaptığı önemli katkılardan dolayı “Arapların Galeni” unvanıyla anılır. İran’ lıdr. • Hayatını kuyumculukla kazanırken bu meslek onda kimyaya karşı merak uyandırmış, kurduğu laboratuarda kimya deneyleri yaparken ortaya çıkan gaz ve buharlar sebebiyle gözleri rahatsızlanmış, bu hastalığı hayatı boyunca sürmüştür. Biruni’ye göre Razi’nin kimyadan sonra tıbba yönelmesinin asıl sebebi gözlerindeki rahatsızlıktır. • El-Razi, Fars simyacı, kimyager, hekim, filozoftur. Gençlik yıllarında edebiyat ve musiki ile ilğilenmiştir. İranda yaşamıştır. • Yerleşik inançları sorgulayan düşünceleriyle tanınmış olan Razi, kimya ve tıp alanında çalışmalar yapmıştır. Geber’ in açtığı yoldan ilerleyerek, “yapısal dönüşüm kuramı”nı benimsemiştir. • İlk defa çocuk hastalıklarından “çiçek ve kızamık” hastalıklarının tanılarını vererek aralarındaki farkları belirtmiştir. Ayrıca ilaçla tedavi yöntemini benimsemiştir. • Eflatun felsefesinden esinlenerek deist dünya görüşünü temellendirmeye çalışan bir filozof olarak bilinir. • O dünyadaki kötülüğün Tanrı’dan değil Nefs’in maddeyle kurduğu ilişkiden kaynaklandığı söyler. Razi’ye göre bu dünyanın kirinden, pasından arınmayı sağlayacak olan din değil felsefedir.  • tabiat ve tabiat olaylarının yorumu üzerine otuz iki eser kaleme almış, fakat bunlar güzümüze ulaşmamıştır. Razi’ nin yazdığı tıp kitabının kapağı.

  15. Farabi(874-950, Şam) • Bağdat, Harran, Mısır ve Halep’te eğitim gören Türk asıllı filozof ve siyaset bilimci. Felsefe, ahlak, fizik, doğa, politika, tıp ve müzik ile ilgilenmiştir. Batıda Alpharabusolarak bilinir. • Felsefenin Müslümanlar arasında benimsenmesinde önemli rol oynamıştır. Farabi’nin felsefi sistemi Aristo mantığına dayanan akılcı bir metafizikten oluşur ve Aristo mantığını İslam inancı ile uzlaştırmayı amaçlar. • Bununla birlikte, özellikle fizik alanındaki bazı çalışmaları ile Aristo’nun fiziğini eleştirerek düzeltmeye çalışmıştır. Mesela, Farabi Aristo’nun boşluk kavramını kabul etmez. • Musikiyle de yakından ilgilenen Farabi’ninUd ve Kanun‘u icat ettiği ileri sürülmekle birlikte bu, tartışmalı bir konudur.

  16. El-Hazen (965-1040) • Batlamyus’un ışığın kırılması ile ilgili olarak bulduğu yasasının ancak küçük açılar için geçerli olduğunu ortaya koyarsa da doğru yasayı kendide bulamaz. • Küresel ve parabolik aynaların özellikleri, merceklerin büyütme nitelikleri gibi konularda da çalışmıştır. • Görme olayının doğru bir açıklamasını yapar. Öklid ve Batlamyus’ a göre görme gözden çıkan bir şeyin görülen nesneye uzanıp onu kavraması demekti. El-Hazen’e göre ise görme, görülen nesneden göze geçen bir şeyle oluşur. • Latinceye çevrilen yapıtları uzun süre etkisini sürdürmüş, özellikle R. Bacon’ u etkilemiştir.

  17. El-Biruni (973- 1048) • Özbekistan’da yaşadığı sanılmaktadır. Unesco’ nun 1983 yılında yayınladığı Görüş dergisinde “Bin yıl önce Orta Asya’da yaşayan bir deha. Çok yönlü bir bilgindir. Astronom, tarihçi, botanikçi, eczacı, jeolog, filozof, matematikçi, coğrafyacı, hümanist… • 17 yaşındayken ilk kitabını yazdı. • Arşimet’ in yöntemiyle birçok değerli taş ve metallerin özgül ağırlıklarını saptamıştır. • Son derece basit bir formülle yerkürenin çevresini ölçen ilk bilimadamıdır. • Dünyanın Güneş etrafında dönebilme olasılığı olduğunu söylemiştir. • Jeolojik dönemlerin birbirini izlediği görüşünüde ortaya atmıştır.

  18. İbni Sina (980-1037) • Tüm bilim dallarında ün yapmış üstün bilginlerdendir. • Kanun adlı kitabı islam kültürünün en iyi yapıtlarındandır. Latince çevirisi uzun süre Batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. “Şifa” adlı yapıtıylada Batı dünyasında etkili olmuştur.

  19. Diğer Gelişmeler… • Muhammet El Battani ve İbn Yunus önemli islam alimlerindendir. Battani ilkbahar noktasının presesyonunu, Batlamyus’ tan daha doğru olarak yeniden hesapladı. • Yunus ise Kahire’ de Güneş ve Ay tutulmaları üzerinde kendisine ün kazandıran gözlemler yaptı.

  20. Ömer Hayyam (1048- 1131) • Şair, astronom ve matematikçi. • Evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki hâkim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmeleri eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktarmıştır. • Binom Açılımını ilk kullanan bilim insanıdır.  • Kendi tarihinin belki de en aydınlık dönemlerini yaşayan İslam dünyasında felsefenin hak ettiği ilgiyi gördüğü, Selçuklu saraylarında ise sentez bir Orta Doğu kültürü (Türk-Hint-Arap-Çin-Bizans) oluşmaya başladığı bir dönemde yaşayan düşünür, böylece nispeten yansız ve bilimsel bir öğrenim görmüş, Müslüman fakat felsefeyi günah saymayan bir toplum içinde özgürce felsefe ile ilgilenebilmiştir. • .Günümüzde kullanılan Miladi ve Hicri Takvimlerden çok daha hassas olan Celali Takvimi'ni hazırlamıştır. Okullarda Pascal Üçgeni olarak öğretilen matematik kavramı aslında Ömer Hayyam tarafından oluşturulmuştur. • Ömer Hayyam'ın mezarı, Nişapur, İrandadır. • Pek çok Rubai ünü sebebiyle Hayyam'ınkilerine karıştırılmıştır, bilinen kadarıyla Rûbailerinin sayısı 158'dir. Fakat kendisine mal edilenler binin üzerindedir. • Ayrıca Ömer Hayyam için tarihteki ilk bilinen savaş karşıtı eylemci yakıştırması da yapılmaktadır.

  21. Ömer Hayyam’ ın Yazdığı Kitaplar: • Hayyam'ın eserlerinden 18 tanesinin adı bilinmektedir, çeşitli bilim dallarında birçok eser yazmıştır. • Ziyc-i Melikşahi. (Astronomi ve takvime dair, Melikşah'a ithaf edilmiştir) • Kitabünfi'l Burhan ülSıhhat-ı TurukülHind. (Geometriye dair) • Risaletün fi Berahin İl Cebr ve Mukabele. (Cebir ve denklemlere dair) • Müşkilat'ülHisab. (Aritmetiğe dair) • İlm-i Külliyat (Genel prensiplere dair) • Newruzname (Takvim ve yılbaşı tespitine dair) • Risaletün fil İhtiyalli Marifet. (Altın ve gümüşten yapılmış bir cisimde altın ve gümüş miktarının bilinmesine dair. Almanya Gotha kütüphanesinde bir nüshası mevcuttur.) • Risaletün fi Şerhi maEşkeleminMusaderat(Öklid'in bir probleminin çözülmesi metoduna dair, Hollanda Leiden kütüphanesinde bir nüshası vardır. F. Woepckefransızcaya çevirmiştir.) • Risaletün fi Vücud (Felsefede ontoloji bahsine dair. Britanya kütüphanesinde bir nüshası mevcuttur.) • Muhtasarunfi'tTabiiyat (Fizik İlmine dair) • Risaletünfi'lKevnvet Teklif (Felsefeye dair) • Levazim'ülEmkine (Meskûn yerlerin iklimi ve hava değişikliklerine dair) • Fil Cevab Selaseti Mesâil ve fi KeşfilHicab (Üç meseleye cevap ve alemde zıtlığın zorunlu olduğuna dair) • Mizan'ül Hikem (Pırlantalı eşyaların taşlarını çıkarmadan kıymetini bulmanın yöntemine dair) • Abdurrahman'elNeseviyeCevab (Hak Teâlâ'nın alemleri yaratmasının ve insanları ibadetle yükümlü kılmasının hikmetine dair) • Nizamülmülk (Arkadaşı olan vezirin biyografisi) • Eş'arı bil Arabiyye (Arabçarûbaileri) • Fil Mutayat (İlim prensipleri)

  22. İmam Gazali (1058-1111) • İranlıİslamâlimi, filozofu, mutasavvıfı ve müderrisi. • Gazali'nin, risale ve reddiyeleri ile birlikte 500'e yakın kitap yazdığı hakkında bilgiler vardır. Gazali’nin kitapları birçok Batı diline çevrilmiştir. Eyyühe'lVeled adlı kitabı Unesco tarafından 1951’de Fransızca'ya, İngilizce'ye ve İspanyolca'ya tercüme edilmiş ve bunun gibi birçok kitabı da çeşitli dillere çevrilerek basılmıştır. • Filozofların yıkımı adlı kitabında felsefenin gereksiz olduğunu , hatta zarar verdiğini savunmuştur. Ona göre herşey kuranda mevcuttur. Başka bir düşünce veya araştırmaya gerek yoktur. Gazalinin karşısına “Yıkımın yıkımı” adlı eseri ile İbn Rüşt çıkmıştır. • Gazali OrtaçağMüslüman ve Hristiyanfilozoflarını büyük ölçüde etkilemiş, çalışmaları İslam dünyasında Avrupalı bilginlerin dikkatini çeken ilk şey olmuştur. Aziz Thomas Aquinas (1225-1274) bunlardan biridir. Gazali'nin etkisi Aziz Thomas Aquinas’ınHıristiyanteolojisi ile ilgili çalışmalarıyla karşılaştırılsa da ikisi arasında metod ve inançbakımından bazı büyük farklılıklar vardır. Gazali Müslüman inancına sahip olmayan (Aristoteles ve Sokrates gibi Antik Yunan filozofları) düşünürleri ve onların fikirlerini reddeder. Thomas Aquinas ise Yunan ve Latin etkilerini çalışmalarında göstermiş ve bütün herkesi kucaklamıştır.[5] • Felsefeye karşı verdiği mücadele ile İslam dünyasında felsefi düşüncenin gelişmesini önlediği düşünülmektedir. Yunan felsefesine karşı yazdığı reddiyeler sonucunda İbn-i Rüşd, İbn-i Tufeyl ve İbn-i Bacce gibi düşünürler felsefeyi ona karşı savunmak ihtiyacı duydular. Gazali felsefe öğrenerek ve felsefi yöntemler kullanarak felsefecilerle tartışmış, sert eleştirilerini reddiyeler şeklinde yazarak Aristoteles, İbni Sina ve Farabi’nin üzerine yöneltmiştir.

  23. İslam Biliminin Belirğin Özelliği • M.S. 10. yy’ dan itibaren Arapça geniş bir bölgede daha önce Yunancanın oynadığı rolü oynar. • Bilimsel buluşlardan ziyade varolan bilgileri toplama ve bunlar üzerinde yorum yapma önem kazanır. • 11. yy’ dan itibaren duraklama hatta gerileme dönemi başlar. • Bilimn dine aykırı olduğu, kutsal inançları zayıflattığı fikri yoğunluk kazanır. • Doğu’ da bunlar olurken Batı’ da bilim ve kültür etkinliğini İspanya’ da sürdürür. Bu dönemde İspanya, islam, hristiyan ve yahudi kültürlerinin karıştığı bir yerdir. • Akla önem veren filozoflarla tanrısal vahye dayanan teologlar arasında birmek tükenmek bilmeyen tartışmalar dönemi başlar.

  24. İbni Rüşt (1125-1198) • Büyük bir islam düşünürü olan İbni Rüşt’ e göre din kişisel olup, iç dünyamızla ilgilidir. Oysa dinin teolojik bir biçimde ortaya konması hem dinin kişisel niteliğini bozmakta, hemde bilimsel düşüncenin gelişmesini engellemektedir. • Endülüslü-Arapfelsefeci, hekim, fıkıhcı, matematikçivetıpçı. Kurtuba'da doğdu ve Marakeş, Fas'ta öldü. İbn-i Rüşd'e göre biricik filozof Aristo'ydu. • İbn-i Rüşd en çok Aristo'nun eserlerinden yaptığı, bugün Batı'da pek çoğu unutulmuş, tercüme ve şerhleriyle ünlüdür. 1150'den önce Avrupa'da Aristo'nun eserlerinin birkaç tercümesinden başkası yoktu ve bunlar da din adamlarınca rağbet görüp, incelenmiyorlardı. Batı'da Aristo'nun mirasının yeniden keşfedilmesi, İbn-i Rüşd'ün eserlerinin 12. yüzyıl başlarında Latince'ye tercümesiyle başlamıştır. • İbnRüşd'ün Aristo üzerine çalışmaları otuz yıllık bir dönemi kapsar ve bu dönem içinde, erişemediği "Politika" dışında bütün eserlerine şerhler yazmıştır. Eserlerinin İbranice tercümeleri de, İbrani felsefesi üzerinde kalıcı bir etki bırakmıştır. İbnRüşd'ün düşünceleri, Hıristiyanskolastik gelenekten, Aristo'nun mantık çalışmalarına değer veren [Brabant'lıSiger], Thomas Aquinas ve bilhassa Paris Üniversitesi'ndeki diğerleri tarafından özümsenmiştir. Thomas Aquinas gibi meşhur skolastik filozoflar, ona ismi yerine "Şârih" (Yorumcu) ve Aristo'ya da "Filozof" diyerek yüksek derecede önem veriyorlardı. İslam dünyasında bir okul bırakmamış ve ölümü Endülüs'teki serbest düşünce hayatının sonunu işaret etmiştir. İbn-i Rüşd'ünCórdoba, İspanya 'da bulunan heykeli

  25. Ortaçağ İslam Dünyasında Coğrafya Ortaçağ İslam Dünyasında, coğrafyacılar, 1- Dünya’nın çapının ve çevresinin hesaplanması 2- Haritaların düzgün çizilebilmesi için uygun izdüşüm yöntemlerin geliştirilmesi (harita projeksiyonları) 3- Enlem ve boylam çizgilerinden oluşan bir konuşlandırma sisteminin kurulması 4- Dünyanın beşeri ve fiziki coğrafya özelliklerinin belirlenmesi gibi konularda yani hem MATEMATİK COĞRAFYA hem de TASVİRİ COĞRAFYA alanlarında bilime önemli katkılar yapmışlardır.

  26. İslam Bilimi Batı’yı Nasıl Etkiledi? • Bu sıralarda İspanya’da Cordoba ve Toledo bilim ve Kültür merkezleridir. Arapça kitapların çoğu latinceye çevrilir. Arap bilginlerinin yanısıra eski yunan klasikleridelatinceye çevrilir. Bunlar arasında Öklit’in “Geometrinin öğeleri” ve Batlamyus’un “Almagest”i de vardır.

  27. İslam Döneminin Bilime Katkıları • Cebir ve geometride bazı ilerlemelere karşın geometride Öklit’ i aşan herhangibir gelişme olmaz. Buğün kullanılan sayı sistemi kökeni Hintlilere dayansada, Arapların bilim dünyasına armağan ettikleri belkide en önemli katkıdır. • Fizik, İslam döneminde olgulara dönük deneysel bir nitelik kazanır. Yunanlıların metafizik yaklaşımı bu dönemde etkisini yitirir. Örneğin değerli taşların yoğunluklarının tespiti bu dönemde yapılmıştır.Ayrıca optik araçların bilimsel değerinin iyi anlaşıldığı görülür. • Kimyadaki çalışmaların, simyadan tam bağımsız bir kimlik kazanmasada bilimsel yönden doğru yola girdiği söylenebilir.

  28. İslam Biliminin Gerilemesi ve Haçlı Seferleri • 10.yy.’dan itibaren Bizans imparatorluğu gibi, İslam imparatorluğunun çöküşünde asya’dan gelen Moğol ve türk istilalarını sorumlu tutanlarda vardır. İslam dünyasındada sıkıntılar başgösterir. Haçlı seferleri sırasında herikiimparatorlukda zayıflar. • İslamda bilimin gerilemesinin en önemli sebeplerinden biri bilim adamı yetiştirilmesine önem verilmemesidir. • İslam biliminin canlılığının yitirilmesinin bir diğer nedenide din ile felsefenin bağdaştırılamamasıdır. Bilimlerin gelişmesi için özgür felsefi düşünce ve tartışmanın yaratacağı rasyonel bir atmosfere ihtiyaç vardır. • Ayrıca medreseler kurulana kadar düzenli bir eğitim sistemi ve geleneği yoktu. Avrupa’ da ise en karanlık çağlarda bile manastırlar ve kilise okulları belli bir eğitim geleneğini sürdüyordu. Bu okullarda aritmetik, geometri, astronomi ve müzik dersleri okutuluyordu. •  1095-1270 arasında, AvrupalıKatolikHıristiyanların, Papa'nın talebi ve çesitli vaatleri üzerine, Müslümanların elindeki Ortadoğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri akınlar. 9 adet Haçlı seferi düzenlenmiştir.

  29. Haçlı Seferlerinin Nedenleri Avrupalıların 11. yüzyılın sonları ile 13. yüzyılın sonları arasında Müslümanların elinde bulunan ve Hıristiyanlarca kutsal sayılan  Kudüs ve dolaylarını geri almak için düzenledikleri seferlere Haçlı Seferleri denilmiştir. Haçlı Seferleri'nin dini, siyasi ve ekonomik nedenleri vardır: Dini Nedenler • Hıristiyanların, kutsal yerleri, özellikle Kudüs'ü Müslümanlardan geri almak istemesi. • Katolik Kilisesi'nin Ortodoks dünyasını egemenliği altına almak istemesi. • 10. Yüzyılda Fransa'da ortaya çıkan Kluni Tarikatı'nın Hıristiyanları Müslümanlara karşı kışkırtması. • Din adamlarının etkisi ile Hıristiyanlarda oluşan koyu fanatizm. • Papa ve din adamlarının nüfuzlarını arttırmak istemeleri. Siyasi Nedenler • Avrupalıların Türkleri, Anadolu, Suriye, Filistin ve Akdeniz'den uzaklaştırmak istemeleri. • Türkler karşısında zor durumda kalan Bizans'ın Avrupa'dan yardım istemesi. • Senyör ve şövalyelerin macera arayışları. Ekonomik Nedenler • İslam Dünyası'nın zenginliği, Avrupa'nın fakirliği. • Avrupalıların doğudan gelen ticaret yollarına hakim olmak istemeleri. • Avrupa'da toprak sahibi olmayan soyluların toprak elde etmek istemeleri. • Avrupalıların doğunun zenginliklerine sahip olmak istemeleri.

  30. Haçlı Seferleri'nin Sonuçları Dini Sonuçlar • Avrupa'da kiliseye ve din adamlarına duyulan güven sarsıldı. • Skolastik düşünce zayıfladı. • Kilise ve Papa'nın otoritesi sarsıldı.  Siyasi Sonuçlar • Merkezi krallıklar, güç kazanmaya başladılar. • Seferler sırasında binlerce senyör ve şövalyenin öldü. Sağ kalanların bir kısmı da topraklarını kaybetti. Böylece feodalite rejimi zayıfladı. • Feodalitenin zayıflamasıyla köylüler, çeşitli haklar elde ettiler. • Türklerin batıya doğru ilerleyişleri bir süre için durdu. • Bizans, Batı Anadolu'daki toprakların bir kısmını ele geçirdi. • Haçlılar ile yapılan mücadeleler, İslam Dünyası'nı, Moğol saldırıları karşısında güçsüz bıraktı. • Ekonomik SonuçlarDoğu-batı ticareti gelişti. • Marsilya, Cenova, Venedik gibi Akdeniz limanları önem kazandı. • Avrupalılar, dokuma, cam ve deri işleme sanatını öğrendiler. • Papaların ve kralların seferlere mali destek sağlamak için İtalyan bankerlerine başvurmaları, bankacılığı geliştirdi. • Avrupa'da hayat standartları yükseldi. Ticaretle uğraşmaya başlayan şehir halkı, zenginleşerek burjuva sınıfını oluşturdular. • Anadolu, Suriye ve Filistin, ekonomik bakımdan zarar gördü. • Teknik SonuçlarPusula, barut, kağıt ve matbaa, Avrupa'ya götürüldü. Bunlar, Avrupa'da bilim ve teknik alanında gelişmelere yol açtı. • Avrupalılar, İslam Medeniyeti'ni yakından tanıdılar ve faydalandılar. • Avrupa'da kültür hayatı canlandı. • Askelon Muharebesi: • Gravür - Ressam:GustaveDöre • Gravürcü:C.W. Sharpe

  31. Türkler açısından haçlı seferleri… • 11. yüzyıla gelindiğinde Türkler Müslümanlığı kabul ederek Batı'ya göç etmeye başlamışlar, Büyük Selçuklu Devleti'ni kurarak Orta Doğu'nun büyük bir bölümünü ele geçirmişlerdi. O döneme kadar İslam dünyasıyla büyük çaplı bir çatışmaya girmemiş olan Avrupalılar 1071 yılında Bizanslıların Malazgirt Muharebesi'nde uğradıkları yenilgi üzerine büyük bir telaşa düştüler. Anadolu'nun kapıları bir kez daha Türklere açılmış ve Türkler Konstantinopolis'in yakınlarına kadar ilerleyerek Nikaia (İznik)'teAnadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuşlardı. • Bizans Imparatoru I. AleksiosKomnenos, PapaII. Urbanus'tan Türklere karşı yardım istedi. Böylece zaten Kudüs'teki Hıristiyanlığın kutsal topraklarının Müslümanların kontrolünde olmasından hoşnut olmayan Avrupalılar arasında haçlı seferi düşüncesi oluştu. Papa II. Urbanus 18 Kasım - 28 Kasım 1095 tarihleri arasında Fransa'nın Clermontkentinde bir ClermontKonsili toplayarak Avrupa'nın liderlerini Müslümanlarla savaşa çağırdı. Bu çağrıya cevap veren ordular 1097 yılında ilk defa Anadolu'ya girerek Birinci Haçlı seferini başlattılar. • Birinci Haçlı Seferi, (1096-1099) Avrupalı Haçlılar açısından çok başarılı oldu. Avrupalı Haçlıların bu saldırısına hazırlıksız yakalanan Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Kılıç Arslanİznik'i haçlılara vermek zorunda kaldı. Aynı yılın Temmuz ayında Eskişehir yakınlarındaki Dorileon Muharebesi'nde Haçlılara yenildi. Ekim ayında Haçlılar Antakya'yı kuşattılar. Bir seneye yakın süren bir kuşatma sonunda Antakya Haçlıların eline geçti. 1099 yılında Haçlılar Kudüs'ü kuşattılar. 15 Temmuz'da Kudüs düştü. Haçlılar Kudüs'de büyük bir katliamla tüm Müslüman Kudüslüleri öldürdüler. Birinci Haçlı seferi sonucunda Haçlılar başta Kudüs'te Kudüs Krallığı olmak üzere Orta Doğu'nun çeşitli kentlerinde irili ufaklı Haçlı Devletleri kurdular. • Birinci Haçlı Seferi'nden sonra 10'a yakın Haçlı Seferi yapıldı. Ancak bunlardan hiçbiri başarılı olamadı. Orta Doğu'da güç kazanan çeşitli Müslüman Devletler zamanla Haçlı Devletleri'ni birer birer ele geçirdiler. 1187 yılında SelahaddinEyyubi'nin Kudüs'ü Haçlılardan geri alması büyük bir dönüm noktası oldu. 13. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Haçlıların Orta Doğu'daki varlığı sona ermişti. 14. yüzyıldan itibaren Avrupalıların Müslümanlara karşı saldırılarını Osmanlı Devleti göğüslemeye başlayacaktı.

  32. Roma İmparatoru Frederik II (1194-1250) iyi bir devlet adamı, şair, asker, dilci idi. Hiçbir din ve peygambere inanmıyor ve papa ile sürekli didişiyordu. İki kere aforoz edildi. Felsefe, matematik, astroloji ve tıbba önem veriyordu. • Napoli ve Padua üniversitelerini kurdu. Yahudi çevrimenlerden yararlanarak arapçadan bir dizi bilimsel yapıtı latinceye çevirtti. Bu dönemde tıp ve hukuk öğretimi canlılık kazandı. Avrupadaki ilk üniversite olan Bologna eğitime hukuk öğrenimi ile başlar. • Öğrenciler “universitas” adı altında haklarını savunmak ve öğretim üyesi tutmak için bir lonca kurar. Aynı dönemde Paris ve İngiltere’dede benzer girişimler olur. Oxford ve Cambridge üniversitelerinin kurulmasıda bu girişimlerle gerçekleşir.

  33. Oxford Üniversitesi-İngiltere

  34. Cambridge Üniversitesi-İngiltere

  35. Bilimin Gelişiminde Manastırların Rolü • 13.yy üniversitelerin kurulduğu dönemdir. • 1209’ da Fransisken tarikatı, 1215’ de Dominiken tarikatı kurulur. Birincisi bilime ikincisi öğretisel felsefeye yaptıkları katkıyla tanınır. • Rönesans’ a gelinceye kadar yetişen bilgin ve düşünürlerin büyük bölümü bu iki tarikata mensuptur. • Ortaçağın büyük din düşünürü Dominiken tarikatına üye olan Aziz Thomas Aquinas’ tır. “Kafirlere Karşı” adlı kitabında bilgi edinmenin iki kaynağı (inanç ve akıl) olduğunu söyler. İnanç bilgiyi kutsal kitaptan, düşünce ise akıl süzgecinden geçirilerek. Ona göre bu iki bilginin sentezi yapılmalıdır. Heriki bilgi Hristiyanlığa akılı bir temel bulma sistemine “skolastik düşünce” denir. • 1209’da Paris’ te bir kilisede Aristoteles’ in yapıtlarını yasaklar. • Aquinas’ a kadarki teologlar aklın kullanılmasını sakıncalı saymıştı Thomas’ tan sonra Aristo’ ya dil uzatmak Hristiyanlığa dil uzatmak sayılır oldu. • Rönesansla beraber insan kafasını hazır ve katı kalıplar içinde tutmanın olanağı kalmayınca hem skolastik düşünce hemde Aristo geleneği yıkıldı.

  36. Roger Bacon (1214-1294) • Fransiskentarikatı’nın yetiştirdiği en önemli bilginlerden biridir. • Hiçbir makamı olmayan basit bir rahipti. Öğrenimini önce Oxford, sonrada Paris’ te yapan Bacon’ın yaşamı hakkında fazla bilgi yoktur. Kendini bilime adar. Ancak kilise yetkilileri onu engellemeye çalışır. 10 yıl süren baskı altında çalışmalarını yazamaz. Papa IV Clement’ in araya girmesi ile o dönemin tüm bilgilerini özetleyen “Opus Majus” u yazar. Çok geçmeden papa ölür ve Bacon’ ınbşı yine derde girer.1278’ de Paris’ de hapse atılır. • Mekanik hareket eden araba, gemi, uçan makine düşündüğü şeylerden bazılarıdır. Barut, yakan cam yerküreyi gemiyle dolaşma gibi şeylerden de bahsediyordu. Gezegenlerin yörüngelerinin çembersel olduğu öğretisine ilk karşı çıkan da odur. Batlamyus astronomisinin bilimdışı olduğunu ileri sürüyordu. • Ona göre iyi bir eğitim ancak matematiğe dayanmakla mümkündü. Yalnız eğitimde değil, deneydedemtematiğin önemli olduğunu düşünür. Kesin bilgi deneyle mümkündür. Deney dışında herşey tahminden ibarettir. • Skolastik düşünceyi eleştirir. Filozof ve teologların antik dilleri bilmemesini eleştirir.

  37. Hoşgörü Ortamı • Felsefede gerçek başkaldırı 14.yy’ da başlar. Din e felsefeyi birleştiren skolastik düşünce sistemi kırılıp, felsefe özgür düşünceyi eğemen kılma yolunda ilk adımları Fransisken tarikatına bağlı DunsScotus ve Ockham’lı William yapar. • Artık gerçek antik çağ ktaplarında değil,doğrudan doğa incelenerek bulunmaya çalışılır. • Klasik edebiyat ve sanattaki rönesansın başlaması 15.yy’ ı bekler.

More Related