500 likes | 1.79k Views
EDEBİ AKIMLAR. Edebiyatta, sanatın amacı ve işlevi konusunda ortaya çıkan yeni görüş, anlayış sistemine edebiyat akımı (ekol) denir. Edebiyat akımlarının kimileri yazı türlerinin tümüyle, kimileri ise yalnızca şiirle ilgilidir.
E N D
Edebiyatta, sanatın amacı ve işlevi konusunda ortaya çıkan yeni görüş, anlayış sistemine edebiyat akımı (ekol) denir. Edebiyat akımlarının kimileri yazı türlerinin tümüyle, kimileri ise yalnızca şiirle ilgilidir. Bu akımların başlıcaları, tarihsel dizilişe göre ve yazı türlerine göre şöyledir. • Klasisizm (Şiir ve düzyazıda) • Romantizm (Şiir ve düzyazıda) • Realizm (Daha çok düzyazıda) • Parnasizm (Şiirde) • Natüralizm (Daha çok düzyazıda) • Sembolizm (Şiirde) • Empresyonizm (Şiirde) • Neoklasisizm (Şiirde) • Fütürizm (Şiirde) • Dadaizm (Şiirde) • Sürrealizm (Şiir ve düzyazıda) Çağdaş • Egzistansiyalizm (Şiir ve düzyazıda) akımlar
KLASİSİZM Klasisizm, kuralları belirlenmiş bir akım olarak doğuş yeri Fransa’dır.16. yüzyılın başlarında gelişen İtalyan edebiyatı ve eski çağ klasikleri etkisini Fransa’da gösterir. RABELAİS ve MONTAİGNE klasisizmin öncüsü olurlar. 17. yüzyılın ikinci yarısında eleştirmen BOİLEAU, Art Poetique ( Şiir Sanatı) adlı eserinse döneminin edebiyat kurallarını belirleyerek bu akımın kurucusu olur. DESCARTES’İN rasyonalist (usçu) felsefesinin güçlenmesi ve 1634’de Fransız Akademisi’nin kurulması, bu akımın doğmasında ve gelişmesinde etkili olur. İLKE VE ÖZELLİKLERİ • Gerçek, yalnızca akıl yoluyla bulunur. Bu nedenle edebiyatta da akıl, mantık ve sağduyu yol göstericidir. • Sanat, insan doğasına önem vermeli, insana karşı sevgi ve saygıyı temel almalıdır.
Sanat eseri ideal insanı anlatmalıdır. Bu nedenle klasik sanat klasik sanatçılar, insanın içgüdülerle yönlenen yanlarını ele almamıştır. Kahramanlar, halk arasından değil, aklını kullanabilen örnek kişilerden seçilmiştir. Bunların dış görünüşlerinden çok, ruh halleri işlenmiştir. • Sanat eseri ahlaka uygun olmalıdır. Bu kurala göre, aşırı tutkular akıl yoluyla denetim altına alınmış ve erdeme her şeyin üzerinde yer verilmiştir. Ancak sanatçılar, hiçbir zaman ahlak dersi verme amacını gütmemişlerdir. • Olayların gerçek olması gerekmez, gerçeğe uygunluk yeterlidir. • Sanatçı, kişiliğini gizlemeli, duygularını eserine yansıtmamalıdır. • Kaba sayılan sözcüklere ve deyimlere yer verilmemelidir. Bu yüzden, klasik eserlerde , halkın değil, seçkin kişilerin kullandığı dil yeğlenmiştir. • Konudan çok, konunun işleniş biçimi önemlidir. Klasik eserlerin biçimce kusursuz olmasına özen gösterilmiştir. • Anlatım (üslup), her türlü yapaylıktan uzak, yalın ve açık olmalıdır.
Eserlerde en önemli öğe insandır. Bu nedenle eserlerde fiziksel ve sosyal çevre önemli değildir. Doğa görünümü, giysi ve dekor ikinci plandadır. Şiir ve düzyazı türlerinin tümü için geçerli olan bu akım, etkisini daha çok düzyazıda gösterir. ÖRNEK SORU: Klasisizmin aşağıda belirtilen özelliklerinden hangisi, Divan edebiyatında da vardır? A) Kişilerin ruh durumlarının gerçeğe uygun olması B) Sanatçının yapıtında kişiliğini gizlemesi C) Yapıtlardaki dilin ulusal olması D) Konuya değil, konunun işlenişine önem verilmesi E) Üslubun yalın, açık ve sağlam olması
ÖRNEK SORU: Bu akımın fikir dünyası , tiyatro ve edebiyat anlayışı, Antik Yunan tiyatrosunda görülen özellikleri taşır. Antik Yunan tiyatrosuna yön veren Aristoteles’tir. Aristoteles, sanat eserlerinde bulunması gereken nitelikleri, ister trajedi ister komedi olsun, soyluluk, erdemlilik, görkemlilik, ölçü, denge kavramlarıyla açıklar. İşte ……. İn ilkeleri Aristoteles’in “Poetika” adlı eserine dayanır. Paragrafta boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi uygun düşer? A) Romantizm B) Realizm C) Klasisizm D) Sembolizm E) Parnasizm
ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ MONTAİGNE: Deneme türünün kurucusu sayılır. Montaigne yazılarını “Denemeler” adlı eserinde toplamıştır. DESCARTES: Matematikçi DE OLAN ÜNLÜ DÜŞÜNÜR. Klasisizmin kurucularındandır. Rasyonalizm (usçuluk) diye adlandırılan felsefeye öncülük etmiştir. “ Düşünüyorum, o halde varım.” sözü onundur. LA FONTAİNE: Fablları İLE ÜNLÜ Fransız yazar ve şairdir. La Fontaine’in fabllarından ilk çeviriyi (Kurtla Kuzu) 1859’da Şinasi yapmıştır. MOLİERE: Fransız oyun yazarıdır. Döneminin ahlak anlayışını , ikiyüzlülükleri sergileyerek eleştiren komedi ustasıdır. “Gülünç Kibarlar, Kadınlar Okulu, Kocalar Okulu, Hastalık Hastası, Zoraki Hekim, Zorla Evlenme, Cimri “ önemli eserlerindendir. CORNEİLLE : Fransız oyun yazarıdır. Ününü “Le Cid” adlı trajedisiyle sağlamıştır. RACİNE: Fransız şair ve oyun yazarıdır. Çağının en büyük trajedi ustası sayılır. “Andromak” adlı eseri ünlüdür. Ayrıca , romanda Madame de la Fayette; hitabette Bossuet ve portrede La Bruyére klasisizmin ilk temsilcilerindir.
ÖRNEK SORU: “Her edebi tür, bir canlı gibi doğar; gelişme yetkinleşme evresinin doruğuna çıkar; sonra da yavaş yavaş, ya çevresel ve içsel etkilerle başka bir türe dönüşür ya da edebiyat haritasından silinip gider. Nitekim “tragedya’ nın yazgısı somut bir örneğidir bunun. Aiskhylos, Sophokles, Euripides’lerle başlayan bu tür 17. yüzyılda Fransız yazarları …….. ve ……. ile altın çağına varmış, sonra da silinip gitmiştir.” Parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Homeros-Aristotales B) Cervantes- Montaigne C) La Fontaine-Montaigne D) Dostoyevski- Gogol E) Racine- Corneille
TÜRK EDEBİYATINDA KLASİSİZM Türk edebiyatında klasisizm, bilinçli bir çizgide izlenmemiştir. Tanzimat edebiyatının kurucusu olan Şinasi, akla verdiği değer nedeniyle klasik akıma yakınlık duyar. Moliére’den yaptığı komedi çevirileri ve uyarlamalarıyla tanınan Ahmet Vefik Paşa , klasisizme yatkın bir sanatçıdır.
ROMANTİZM Düzyazı ve şiirde söz konusu olan romantizm, 18. yüzyılın başlarında Almanya’da klasisizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, “Sanat ve sanatçı sıkı kurallara bağlı olamaz; sanatçı özgür olmalıdır.” ilkesine dayanır. Victor Hugo, 1872’de yayımladığı CROMWELL adlı tiyatro eserinin önsözünde , bildiri niteliğinde, romantizmin ilkelerini saptar. Bu ilkeler, Klasisizmin ilkeleri gibi bağlayıcı kurallar olmayıp yol gösterici niteliktedir. Bu akımın sanatçıları arasında, daha 1830’larda “Sanat sanat içindir”-”Sanat toplum içindir” tartışması başlar. Romantiklerin Çoğu “sosyal romantizm” de diyebileceğimiz “Sanat ,toplum içindir” görüşünü benimser. Bu görüş ayrılığı, daha sonra şiirde Parnasizm- sembolizm çatışmasını yaratır. 18502den sonra sosyal romantizmden, realizm ve natüralizme geçilir
ÖZELLİKLERİ Bu akım doğrultusunda yazılmış eserlerde şu özellikler görülür: • Klasik edebiyatın biçim ve özle ilgili tüm kuralları kırılmıştır. • Aklın yerini ölçü tanımayan bireysel duygu ve heyecanlar almıştır. • Toplumsal yaşamla ilgili her şey, dram türü içinde işlenebilir. • Sanatçılar yapıtlarında kişiliklerini gizlememişler, olaylar karşısında duygu ve düşüncelerini sürekli öne geçirmişlerdir. • Klasisizmdeki insan doğasının yerini dış doğa almıştır. Doğa, sanatçının esin kaynağıdır. Romantikler, doğayı “Tanrı’nın ülkesi” olarak benimsemişlerdir. • Romantikler, ulusal ve yöresel yaşamı anlatmaya önem vermişlerdir. Klasisizmdeki tiplerin yerini karakterler almıştır. • Yapıtlarda ulusal duygu ve değerlere önem verilmiştir. • Ulusal tarihe dönülmüş, geçmişe özlem duyulmuş, olay ve kahramanlar tarihten seçilmiştir. • Aşk teması, romantiklerde geniş yer tutar. Doğa betimlemeleri bu açıdan da önem kazanmıştır.
Din duygusu önem kazanmıştır. Eski Yunan ve Latin mitolojisi, yerini Hıristiyanlığın mucizelerine , ulusal destanlara, efsanelere bırakmıştır. Bunlar, eserlerde ya bütünleyici öğe ya da başlı başına konu olarak yer almaktadır. • Romantizmin bir başka yönü de karamsarlığın egemen oluşudur. Kahramanlarda umutsuzluk, keder, hüzün, yalnızlık, çaresizlik, içedönüklük gözlenir. • Dil ve anlatımda klasisizmde görülen disiplin ve özen , romantizmde görülmez. I. Kuralların olduğu yerde sanattan söz edilmez. II. Kötüyü görmeden iyiyi anlamak olası değildir. III. Acıma duygusu taşıyan insan kötülük yapmaz. IV. Aşk, duyguların en yücesidir. V. İnsana doğru yolu ancak aklı gösterir. Yukarıdaki yargılardan hangisi romantizm akımının ilkelerine uymaz? A) I B) II C) III D) IV E) V
“Sanatta özgürlük” denebilecek bu akıma bağlı sanatçılar; şiir, tiyatro, roman, gezi, eleştiri ve tarih türünde önemli eserler vermişlerdir. Tiyatro dalında, “üç birlik kuralı” ndan yalnızca “olayda birlik” kuralı korunmuştur. Sahnelenmek üzere yazılan eserlerin yanı sıra, yalnızca okunmak için yazılan oyunlar da vardır. UYARI: Romantizm doğmadan önce yaşayan Shakspeare’in eserlerinde bu akımın özellikleri görülür. Bu nedenle Shakspeare (1564-1616), bu akımın öncülerinden sayılabilir. Aynı durum, İspanyol klasik sanatçılarından Cervantes’in (1547-1616) “Don Kişot” adlı eserinde de görülür.
ÖNEMLİ SANATÇILARI FRANSA’DA J.J. ROUSSEAU (1712-1778) : Romantizmin doğumundan önce yaşayan bu yazar, düşünsel yapıtlarıyla romantizmin temelini atmıştır. Emile, İtiraflar, Toplum Sözleşmesi adlı yapıtları ünlüdür. VİcTOR HUGO (1802-1885) : Fransız romantizminin kurucusudur. Yurt ve insan sevgisini konu edinen yazarın , dili ve tekniği güçlüdür. Yapıtlarıyla romantizmin ilkelerini belirlemiş ve tüm dünya edebiyatçılarını etkilemiştir. Dilimize çevrilen yapıtlarından başlıcaları şunlardır: sefiller, Notre Dame’ın Kamburu, Hernani, Cromwel, Cezalar, Yüzyılların Efsanesi, Doksan Üç İhtilali, Deniz İşçileri. A.DUMAS PERE (1802-1870) : Özellikle şövalyeromanlarıyla tanınan bu yazar üç yüzden fazla eser vermiştir. Ünlü romanlarından Monte Cristo Kontu, Üç Silahşörler ile oyunlarından Antony, Kleopatra Türkçeye çevrilmiştir. NOT: “Kamelyalı Kadın” adlı romantik romanıyla tanınan A. Dumas Fils (1824-1895), A. Dumas Pere’in oğludur.
ALFRED DE MUSSET (1810-1857) : Romantizmin önemli temsilcilerinden olan Musset, 20 yaşındayken yazdığı İspanya ve İtalya Öyküleri adlı şiir kitabıyla ünlenmiştir. Öteki önemli yapıtları: Bir Zamane Çocuğunun İtirafları (roman); Şamdancı, Fantasio, Eski Palto (öykü). ALPHONSO DE LAMARTİNE (1790-1869): Romantik şiirleriyle ünlüdür. Romantik kısa öyküleri de vardır. Abdülmecit döneminde bir süre İstanbul’da yaşayan Lamartine, Türklere yakınlığıyla tanınır. Yeni Şiir Düşünceleri, Bir Meleğin Düşüşü ve Grezielle, yapıtlarının en önemlilerindendir. Chateaubriand, Mme De Stael, B. De Saint-pierre, Senancour, A. De Vigni, Saint Beuve ve George Sand, bu akımın öteki temsilcileridir.
ÖRNEK SORU: Fransız edebiyatında şair, romancı ve oyun yazarı olarak tanınır. “Cromwel” adlı oyununun önsözünde klasik estetiğin tüm bağlayıcı kurallarına karşı çıkarak “Romantizm” akımının ilkelerini ortaya koyar. Mücadeleyle geçen hareketli yaşamında halkın sevgisini kazanır. Ünlü romanı “ Notre Dame’ın Kamburu” dünya klasikleri arasında yer alır. Burada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir? A) Voltaire B) Diderot C) Racine D) Victor Hugo E)Alexandre Dumas (1990/II)
ALMANYA’DA J.WOLFGANG VON GOETHE (1749-1832) : Şair ve yazar olan Goethe’nin yapıtlarında , Fransız romantizminden önce , romantik öğeler görülür. “Genç Werther’in ıstırapları “ adlı romanı Avrupa gençlerini etkilemiştir. Kırk yaşlarından sonra romantizmden uzaklaşan Goethe’nin en önemli yapıtı Faust’tur. FRİEDRİCH SCHİLLER(1759-1805) : Lirik şiirleri ve romantik dramlarıyla tanınır. Kant’ın felsefesinden etkilenen sanatçı , denemeleriyle de ünlüdür. Haydutlar, Don Carlos adlı dramları ünlüdür. İNGİLTERE’DE LORD BYRON (1788-1824) : Maceracı bir ruha sahip olan şair, şiirlerinde geçmişe duyduğu özlemi işlemiştir. SHELLEY (1792-1822) : Fransız romantizminden önce yaşayan ve çok genç yaşta ölen şair, “Şiirin savunusu” adlı eseri, dramları ve lirik şiirleriyle tanınır.
RUSYA’DA PUŞKİN (1799-1837) : Lirik şiirleri, dramları ve son yıllarında yazdığı Yüzbaşının Kızı(1836) adlı romanıyla tanınır. Şiirlerinde romantik yönü güçlü olan Puşkin, romanlarıyla gerçekçidir. AMERİKA’DA EDGAR ALLAN POE (1809-18499 : “Kuzgun” ve “Annabel Lee” adlı şiirleriyle Fransız sembolistlerini etkiledi. Poe , ayrıca polisiye roman türünün de öncüsü sayılır. TÜRK EDEBİYATINDA ROMANTİZM Batı’da önemini 19502li yıllarda yitiren romantizm, Türk edebiyatında 1970’li yıllarda görülmeye başlamış; kimi yapıtlarda klasisizm ve romantizm iç içe girmiştir. Tanzimat sonrası Türk edebiyatında Fransız romantizminin, özellikle Victor Hugo ve Lamartine’ in etkisi büyüktür. Namık Kemal’ in yapıtlarının tümünde romantizm egemendir. Abdülhak Hamit, bu akıma bağlı olarak şiirler ve oyunlar yazmıştır. Recaizade Mahmut Ekrem’in şiirlerinde romantizmin etkisi açıkça görülür. Tevfik Fikret2in Rübab-ı Şikeste adlı kitabında topladığı ilk dönem şiirlerinin çoğu romantik niteliktedir.
REALİZM(GERÇEKÇİLİK) ÖRNEK SORU: ..... Yalnızca akıl ve sağduyudan, yola çıktı. …. İse yaşama hep pembe gözlükle baktı. Oysa yaşamın bir yarısı düşünce ise bir yarısı da duygudur. Neden ikisini bir arada vermekten çekiniyoruz ? Neden yapıtlarda kahramanların özel hayatlarını değiştiriyoruz? Hangi gerçeği öğreteceksiniz ? Bir yazar olarak kendi gerçeklerinizi mi, yaşamdan aldığınız kahramanların gerçeklerini mi? İşte….. Bu nedenle en akılcı ve gerçek duyguları yansıtan bir akımdır. Parçadaki boşluklara aşağıdakilerden hangisi, sırasıyla getirilebilir? • Klasisizm, romantizm, sürrealizm • Klasisizm, realizm, romantizm • Realizm, klasisizm, romantizm • Klasisizm, romantizm, parnasizm • Klasisizm, romantizm, realizm
ÖZELLİKLERİ • Duygu ve imgelerin yerini insan ve toplum gerçekleri almıştır. • Gerçeğin yansıtılmasında gözlem önemli araçtır. • Sanatçı, dış dünya ve olayların insan üzerindeki duygusal etkilerini değil, yalnızca çıplak gerçeği (gözlemlerini) yansıtır. • Olayların oluşlarındaki sosyal nedenler, dikkatle araştırılır. • İnsanın kişiliğinin oluşmasında çevrenin önemi olduğu için kahramanların yaşadığı ortam bütün ayrıntılarıyla tanıtılır. • Olaylar güncel yaşamdan alınmış, kahramanlar sıradan kişilerden seçilmiştir. • Sanatçı, olaylar karşısında tarafsız kalır, öznel görüşlerini ve duygularını eserine yansıtmaz, yorumda bulunmaz. • Realizm, sanat aracılığıyla ahlak dersi vermeyi amaçlamaz. Bu akıma göre sanatın amacı , yine sanattır. Bu nedenle sanatçılar öğüt veren bir tutuma girmezler. • Realizmde biçim güzelliği, konu kadar önemlidir. Dil ve anlatım her türlü süsten, gösterişten ve yapmacıktan uzaktır.
ÖRNEK SORU: Hayır, hayal ile yoktur benim alış verişim… İnan ki; her ne demişsem görüp de söylemişim. Yukarıdaki dizeler, aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisinin temel niteliğini yansıtır? A) Klasisizm B) Romantizm C) Realizm D) Sembolizm E) Sürrealizm .
ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ FRANSA’DA HONORE DE BALZAC (1799-1850) : Realizmin öncüsü sayılmakla birlikte eserlerinde romantik öğeler de vardır. En önemli eserleri : İnsanlık Komedisi, Goriot Baba, Eugénie Grandet, Vadideki Zambak, Köy Hekimi… STENDHAL (1783-1842) : Balzac gibi romantizmin egemen olduğu dönemde eserler veren bu sanatçı da realizmin öncülerinden sayılır. Önceleri liberal (özgür) romantizmi savunan sanatçının eserlerinde realist öğeler görülür. Dilimize çevrilen en önemli eserleri : Parma Manastırı, Kırmızı ve Siyah… GUSTAVE FLAUBERT (1821-1880) : Madame Bovary adlı romanıyla realizmin kurucusu sayılan sanatçının öteki önemli eserleri şunlardır : Salambo, Üç Hikaye… GONCOURT KARDEŞLER : EDMOND (1822-1896) ve JULES (1830-1870) adlı kardeşler, sanat ve edebiyat çalışmalarını birlikte yürüttüler. Edmond’ un vasiyeti üzerine kurulan Goncourt Akademisi, her yıl Goncourt ödülü vermektedir.
RUSYA’DA LEV TOLSTOY (1828-1910) : Realizmin Rusya’daki öncüsüdür. İyi bir eğitim görmüş, romanlarını “evrensel sevgi ve kardeşlik” görüşüyle yazmıştır. En önemli romanları : Savaş ve Barış, Ölümden Sonra Dirilme, Anna Karanina ve Hacı Murat. NOT: Lev Tolstoy ile ad benzerliği olan Aleksi Tolstoy (1883-1945), birbirine karıştırılmamalıdır. İkincisi, ilki Kadar tanınmamıştır. İki önemli eser, vardır: Nikita’nın Çocukluğu, Korkunç İvan. DOSTOYEVSKİ (1821-1881) : Yaşamının büyük bir bölümü sürgünde geçti. 1846’da yayımlanan “İnsancıklar” adlı romanıyla ün kazandı. Öteki önemli eserleri şunlardır : Suç ve Ceza, Karamazof Kardeşler, Delikanlı, Kumarbaz, Budala… MAKSİM GORKİ (1868-1936) : Düşünceleri yüzünden 19132e kadar sürgünde yaşadı. Devrim Rusya’sında Güzel Sanatlar Bakanı oldu. Okuma ve yazmayı sonradan öğrenen Gorki’ nin yapıtlarından bazıları şunlardır : Ana, Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim… NİKOLAİ GOGOL (1809-1852) : Romancı ve oyun yazarıdır. Üslubunda , mizah ağır basari En önemli eserleri : Müfettiş (komedi), Taras Bulba,Ölü Canlar…
ANTON ÇEHOV (1860-1904) : Öykü ve oyunlarıyla ünlüdür. Öyküleri : Altı Numaralı Koğuş, Köylüler, Hikayeler. Oyunları: Martı, Üç Kızkardeş, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi. ÖRNEK SORU: Aşağıdaki yazarlardan hangisi , bağlı olduğu edebi akım açısından ötekilerden ayrılır? A) Puşkin B) Gorki C) Gogol D) Dostoyevski E) Tolstoy CHARLES DİCKENS (1812-1870) : İngiltere’de realizmin öncüsü sayılan romancı ve gazetecidir. Romanlarında mizah ve acı iç içedir. Başlıca eserleri : David Copperfield, Oliver Twist, İki Şehrin Hikayesi, Antikacı Dükkanı…
TÜRK EDEBİYATINDA REALİZM Bu akım, etkisini Tanzimat’ın II. Döneminde gösterir. Samipaşazade Sezai, özellikle öykü türünde realizmin etkilerini uygular. İlk realist eserlerden olan sergüzeşt adlı romanda konuyu güncel yaşamdan, kahramanlarını halktan seçer. Şiirlerini romantik anlayışla yazan Recaizade Mahmut Ekrem, bizde ilk realist roman sayılan Araba Sevdası’nı yazar. Nabizade Nazım, ilk kez köy gerçeğine değinen ve uzun öykü niteliği gösteren Karabibik adlı romanında realizmi uygular; ayrıca “Zehra” adlı realist romanı yazar. Edebiyatımızda realizm gerçek anlamda Servet-i Fünun döneminde görülür. Halit Ziya Uşaklıgil’in “Mavi ve Siyah” adlı romanı, realizmin romantizme üstünlük sağlamasıyla sonuçlanır. Yazar, Aşk-ı Memnu ve Kırık Hayatlar adlı romanlarında realist çizgisini geliştirir. Milli edebiyat döneminde Ömer Seyfettin öyküde; Cumhuriyet döneminde Memduh Şevket Esendal, Refik Halit Karay öykü ve romanda , realist ilkeleri uygulayan yazarlardır. Belgesel nitelik kazanan romanlarıyla ünlü Yakup Kadri yapıtlarında realizm egemendir. Günümüzde realizm halen etkinliğini sürdürüyor.
PARNASİZM Şiirde gerçeklik anlayışıdır. Fransa’da doğmuştur. Romantik şiire tepkidir. Realizmin doğuşunu hazırlayan nedenler, Parnasizm için de geçerlidir. “ Sanat sanat içindir.” anlayışını benimseyen parnesyen şairlere göre , sanatta güzelliğe , ancak güzel biçimlerle ulaşılabilir. Toplum sorunlarına uzak duran bu akım, ancak belli bir kesime seslenebilmiştir. ÖRNEK SORU : “Neden bir çelişki olsun ; hem bir gerçeği dile getirmek hem de “ Sanat sanat içindir” ilkesiyle yazmak? Şiirin düzyazıdan ayrılan en belirgin yönü, sanatsal değerinin yüksek olması değil midir?” Yukarıdaki sözleri söyleyen sanatçı, hangi akımın temsilcisidir? A) Romantizm B) Sürrealizm C) Realizm D) Parnasizm E) Klasisizm
ÖZELLİKLERİ • Şairler, şiirlerinde kişiliklerini gizlemiş, dış dünyayı yan tutmadan yansıtmışlardır. • Romantizmin dışladığı Yunan- Latin kültürüne yeniden dönülmüştür. Parnasizm, bu yönüyle klasisizme yakınlık gösterir. • Tarihi olaylar, efsanevi kişiler şiire konu olmuş; eski uygarlıkların kültür ve efsanelerinden şiirde yararlanılmıştır. • Felsefeyle ilgili düşünceler, bilimsel ve teknik konular şiire girmiştir. • Öz kadar biçime de önem verilmiştir. Şiir, her açıdan mükemmel olmalıdır. Bu nedenle ölçü ve uyağa önem verilmiştir. ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ Théophile Gautier, Leconte de Lisle, Thédore de Benville, Jose Maria de Hérédia, François Coppée, Sully Prudhomme Türk edebiyatında parnasizmin etkileri, belirgin biçimde Tevfik Fikret’te görülür.
NATÜRALİZM (Doğacılık) Gözlem ve deneye dayanan bir edebiyat akımıdır. 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkıp yaygınlaşmıştır. Realizmin ileri bir aşamasıdır. Daha çok, öykü , roman ve tiyatro eserlerinde görülmektedir. Natüralizm, deney metodunun deney metodunun romana yansımış olması nedeniyle realizmden ayrılır. 1880 yıllarında bilimsel akımların etkisinde kalan Emile Zola , roman sanatına doğa bilimlerinin metodunu uygulamıştır. Zola2ya göre , geleceğimizi mizacımız (huy, alışkanlık) belirler. İnsan mizacı, soydan gelir ve çevreyle gelişir. Zola bu görüşlerini romanlarıyla kanıtladığı için natüralizmin en önemli temsilcisi sayılır. Natüralizmin ana kuralı: “ Sanat doğanın bir kopyası olmalıdır.” Natüralizm bilimsel yollarla pozitivist kurallara dayanarak doğayı taklit etme anlamına gelir.
ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ EMİLE ZOLA (1840-1902) :Şair ruhlu, içli bir yaratılışa sahip olan sanatçı, konularını bir bilgin titizliğiyle işler. Önemli eserleri: Emek, Nana, Meyhane, Toprak, Thérésé Raquin, Germinal, Hayvanlaşan İnsan… ALPHONSE DAUDET (1840-1897) : Önceleri realizm doğrultusunda eserler veren ve şiirsel bir anlatımı olan yazarın anlatımında giderek natüralizm öne çıkar. Bu durum Jack adlı romanında belirginleşir. Öteki romanları: Değirmenimden Mektuplar, Pazartesi Hikayeleri, Sapho, Küçük Şey… GUY DE MAUPASSANT (1850-1893) : Alışılmış, tanınmış olanı, alışılmadık bir biçimde dile getiren Fransız öykü ustasıdır. Önceleri realist sonraları natüraklist çizgide öyküler yazdı. Önemli eserleri : Bir Hayat, Güzel Dost, Ölüm Kadar acı… HENRİK İBSEN (1828-1906) : Norveçli oyun yazarıdır. Önemli yapıtları : Yaban Ördeği, Nora ( Bir Bebek Evi ), Hortlaklar, Bir Halk Düşmanı…
TÜRK EDEBİYATINDA NATÜRALİZM Nabizade Nazım’ın romanlarında natüralist öğelere rastlanır. Hüseyin Rahmi Gürpınar, natüralizmin bilinçli uygulayıcısıdır. ÖRNEK SORU: Yazacağım romanın konusunu saptadıktan sonra zamanımın büyük bir bölümünü belge toplamakla geçiririm. Gerisi kolaydır artık. Bu belgelere dayanarak kafamdaki laboratuvarda gerçek yaşam uygun deneyler hazırlarım, analizlere ve sentezlere giderim. “ Nasıl yazarsınız?” sorusuna yukarıdaki gibi yanıt veren yazar hangi akımın temsilcisidir? A) Natüralizm B) Realizm C) Klasisizm D) Sürrealizm E) Egzistansiyalizm
SEMBOLİZM 1870’ten sonra realizme, natüralizme, özellikle şiirde Parnasizme karşı ortaya çıkan bir akımdır. Daha çok şiirde uygulanmıştır. Parnasizmde dış gerçek önemli iken sembolizmde insanın iç dünyası ön plandadır. ÖZELLİKLERİ • “ Dış dünyanın insan duyularına etkisi, insanla doğa arasındaki gizli ilişkiler açıkça anlatılamaz.” Görüşünden yola çıkan sembolizm, okurun duyularına semboller aracılığıyla seslenmeyi ve insanın hayal gücünü harekete geçirmeyi benimser. • Nesneler, doğa ile insan arasında bağlantı kuran birer sembol olarak görülür; olgular, olaylar, nesneleri mecaz anlam yükleyerek simgelerle açıklanır. ( Örneğin; kuş, güneşin doğuşunu; terazi, adaleti; güneşin batımı, ölümü; kartal, kahramanca davranışları yansıtır.) • Kavramların nitelikleri için semboller yetersiz kalınca sözcüklere yeni anlamlar yüklenmiş, söz dizimleri ve söyleyiş biçimleri bozulmuş ve kapalı bir anlatıma gidilmiştir. ( Örnek: mor uğultu, beyaz titreyiş, siyah korku…)
Şiirin yorumu okuyucuya bırakılmış, değişik yorumlar yaratan şiirin mükemmel olduğu savunulmuştur. • Sözcüklerin anlamından çok ahenginden yararlanılmış; duygu ve düşünceler açık bir anlatınla değil, sezdirme yoluyla verilmeye çalışılmıştır. • Şiirdeki bu kapalılık ve belirsizlik isteği şairleri belirsiz temlere yöneltir. Uzaklara, hayali diyarlara, insan eli değmemiş, ayak basılmamış yerlere, yaşanmamış zamanlara özlem duyulur. Rüyalı dekorlar çizilir. • Sembolistler, saf şiir peşinde koştular. Şiirin biçimsel kuralları, bu amacı engelleyeceğinden; daha çok serbest şiir biçimlerine yöneldiler. Yazım kurallarına ve noktalama işatretlerine sıkı sıkıya bağlı kalmadılar. ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİ Baudlaire ve Rimbaud, sembolizmin hazırlayıcısı olarak kabul edilir. En önemli temsilcileri şiirde Mallarmé, Verlaine, Valéry; tiyatroda Maeterlinck’tir.
TÜRK EDEBİYATINDA SEMBOLİZM Sembolizm, Türk şiirini en çok etkileyen akımlardandır. Etkisi günümüzde de sürmektedir. Servet-i Fünun döneminde Cenap Şahabettin, “Elhan-ı Şita” adlı şiiriyle , bu akımın ilk uygulayıcısıdır. Tevfik Fikret’in “Çınar” adlı şiirinde sembolist anlatımın özellikleri görülür. Bu akımın en önemli temsilcisi Ahmet Haşim’dir. Bunların dışında, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirinde sembolizmin etkileri görülür.
EMPRESYONİZM 19. YÜZYILIN SONLARINDA Fransa’da resimde görülmüş, bütün Avrupa’ya yayılmış, edebiyat ve müzikte de etkili olmuş bir akımdır. Edebiyatta başlıca temsilcileri Baudlaire, Verlaine’dir. Bu akımın özellikleri şunlardır: Anlamdan çok, kapalılık yeğlenir. İmgeye, soyut betimlemelere dayalı bir şiir anlayışı egemendir. Dış dünyadan algılanan görüntü, ruh süzgecinden geçirildikten sonra dışa yansıtılır. İzlenimcilik, Türk edebiyatında da etkili olmuş, Ahmet Haşim birçok şiirini, Cenap Şahabettin, Ahmet Muhip Dıranas kimi şiirlerini bu akımın etkisiyle yazmışlardır.
NEOKLASİZM 19. yüzyılın sonlarında , sembolizme tepki olarak doğan bir şiir akımıdır. Türk edebiyatında neoklasisizmin en güçlü temsilcisi Yahya Kemal Beyatlı’ dır. Yahya Kemal’in, bu akım doğrultusundaki şiirleri, biçim yönünden eski, öz yönünden yenidir.
ÖTEKİ ÇAĞDAŞ AKIMLAR 20. yüzyılda şiirde ve düzyazıda , özellikle şiir alanında, ortaya çıkan akımlar eski anlayışlara yeni boyutlar kazandırmayı ya da onları kökünden yıkmayı amaçlar. Empresyonizme tepki olarak doğan ve romantizmin değişik bir yorumu olan ekspresyonizm (Dışavurumculuk) den başka şu akımlar doğmuştur: FÜTÜRİZM 20. Yüzyılın başlarında ortaya çıkan ve “Gelecekçilik” anlamına gelen bu akımın kurucusu İtalyan şair Filippo Marinetti’dir. ÖZELLİKLERİ: • Geçmişin tüm sanat değerleri terk edilmeli;yeni yaşamın hızına uygun, yeni anlatım biçimleri ve yolları bulunmalıdır. • Sanatın her dalına dinamizm getirilmelidir. Enerji ,atılganlık,tehlike,gözü peklik,çalışmanın kutsallığı savunulmalıdır. • Şiirde geleneğe bağlı her şey(brim,ölçü,uyak) atılmalı, özgür şiir biçimleri kullanılmalıdır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yerini Dadaizm’e bırakan bu akım, 19172den sonra Rusya’da uzun süre etkili olmuştur. Bu akımın önemli şairlerinden biri de Vilademir Mayakovski ‘dir. Cumhuriyet’in ilk on yılında edebiyatımızda da etkili olan bu akımın en önemli temsilcisi Nazım Hikmet’tir. DADAİZM Her türlü dil ve estetik kuralını yıkmayı amaçlayan ve bile bile anlam kapalılığına sapan sanat akımıdır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Fransa’da doğan bu akımın kurucusu Tristian Tzara’ nın ortaya attığı hiçbir anlamı olmayan DADA sözcüğünden almıştır. Dadaizm, bilinçsiz bir düzenle, sanatı ortadan kaldırma eğilimini göstermiştir. Breton ve Aragon , akımın öteki önemli şairleridir. Akım, 1922’den sonra yerini sürrealizme bırakmıştır.
SÜRREALİZM(Gerçeküstücülük) Sanatın gerçek kaynağının bilinçaltı olduğunu savunan bir akımdır. Başlangıçta dadaist olan Andre’ Breton, 1924’te Paris’te yayımladığı bir bildiri ile bu akımın ilkelerini belirlemiştir. Sürrealistler, Freud’un psikanaliz yönteminden yola çıkmışlardır. Şiirde ve düzyazıda uygulanan sürrealizmde aşağıdaki özellikle görülür: • Sürrealistler, gerçeküstünü yakalamak için ipnotizma seansları düzenlemişlerdir. • Bilinçli yazılanlarla, ipnoz halinde yazılanları karşılaştırıp çelişkileri yakalamaya çalıştılar. • Gerçek sanat eserinin iradeyle ortaya çıkmadığını ,daha çok rastlantının ve otomatizmin ürünü olduğunu savundular. • Sürrealistler, iç akışı engellediği için nokta, virgül gibi noktalama işaretlerini kullanmadılar. Bu akımın temsilcileri arasında Breton’dan başka Aragon, Eluard’ Peret yer alır. Akım daha sonra yerini varoluşçuluğa bırakır. Türk edebiyatında sürrealizmin kimi özellikleri ‘İkinci Yeniler’de görülür.
ÖRNEK SORU: ‘‘… Hezeyanın ve saçmanın ifadesinde bile bilinci dışlamak olanaksızdır. Bu şiirler ve resimler bilinçaltının , doğrudan dışavurumundan çok,tahmin yoluyla yapılmış taklitlerinden başka bir şey değildir.’’ Bu paragrafın yazarı, aşağıdaki akımlardan hangisini eleştirmektedir? • Realizm • Dadaizm • Fütürizm • Sembolizm • Sürrealizm
EGZİSTANSİYALİZM(Varoluşçuluk) İnsanın, kendi değerlerini kendisinin yaratabileceğini; yine kendisinin çizebileceğini savunan bir felsefe akımıdır. Bu akımın edebiyattaki öncüsü Fransız düşünür ve romancısı Jean Poul Sartre (1905-1980) dir. A. Camus bu akımın önemli temsilcisidir. İkinci Dünya Savaşı sonrası giderek gelişen bu akım, Descartes’in ‘Düşünüyorum , öyleyse varım.’ görüşüne karşıt olan ‘Var olduğum için düşünüyorum.’ tezinden yola çıkar ve özgürlüğü kısıtlayan hiçbir engeli tanımaz.