1 / 44

KRİZ ORTAMI VE VERGİ POLİTİKALARI

KRİZ ORTAMI VE VERGİ POLİTİKALARI. KÜRESEL KRİZDEN ÇIKIŞTA VERGİ ÖTESİ POLİTİKALAR: EKONOMİK SİSTEM, YAPI VE SÜRECE İLİŞKİN YENİ AÇILIMLAR Prof. Dr. Hüsnü ERKAN. Küresel Ekonomik Yapılanma ve Ekonomik Kriz. 1. Küresel Ekonomik Yapılanmanın Krizi

Download Presentation

KRİZ ORTAMI VE VERGİ POLİTİKALARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. KRİZ ORTAMI VE VERGİ POLİTİKALARI KÜRESEL KRİZDEN ÇIKIŞTA VERGİ ÖTESİ POLİTİKALAR: EKONOMİK SİSTEM, YAPI VE SÜRECE İLİŞKİN YENİ AÇILIMLAR Prof. Dr. Hüsnü ERKAN

  2. Küresel Ekonomik Yapılanma ve Ekonomik Kriz 1. Küresel Ekonomik Yapılanmanın Krizi Yaşanan ekonomik kriz, klasik sanayi kapitalizminin veya emperyalizminin bir krizi olmaktan çok; post kapitalizme veya bilgi çağına dönüşüm sürecindeki küresel ekonominin yeniden yapılanma; yeni bir küresel düzen ve sistem arayışıdır.

  3. Bilgi bazlı teknolojik üretim ağırlıklı olarak, başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya’daki ülkelerin kontrolüne geçmiştir. Dünya mal piyasalarını Çin ürünleri yönlendirmektedir. Küresel ekonominin üretim bazı Asya’ya kayarken küresel ekonominin finansal kurum hizmet ve yönlendirici mekanizmaları, batı ülkelerinin (ABD ve Avrupa Birliği Ülkeleri) kontrolünde kalmıştır. Küresel kriz bu bloklar içinde ve arasında yeni dengeler oluşumuna yol açacaktır.

  4. Yeni Küresel Düzen: Daha az neo-liberal, fakat küresel bloklar arası ilişki açısından; daha kurallı, daha katılımcı, paylaşımcı ve uzlaşmacı; aynı zamanda tek kutuplu olmak yerine çok kutuplu olmaya yönelecektir. Küresel bloklar arası ekonomik ve politik güç ilişkileri yeni bir spektrumda yeni ağ ilişkilerini şekillendirerek kurumlaşacaktır. Bu nedenle yeni küresel kriz gelip geçici bir kriz olmaktan çok küresel ekonomik ilişkilerde kalıcı izler bırakan bir yeniden yapılanmaya yol açacaktır.

  5. 2. ABD’de Krizin Başlaması ve Gelişimi Küresel Krizi Başlatan Kıvılcım : ABD’de 2007 eşik altı (Mortgage) kredilerinden kaynaklanmıştır. ABD’de kriz 2008’de finansal krize dönüşürken yaşanan şirket iflasları ve banka krizleri ile bu piyasalarda aktif olan, başta İngiliz finans kuruluşlarıyla önce AB’ye sıçrayarak küresel krize dönüşmüştür. Eriyen finansal kaynaklar, hızla reel ekonomiye yansıyarak finansal krizi kaçınılmaz olarak hızla reel ekonomik krize dönüştürmüştür.

  6. ULUSLARARASI PİYASALARDAKİ GELİŞMELER

  7. ULUSLARARASI PİYASALARDAKİ GELİŞMELER

  8. ULUSLARARASI PİYASALARDAKİ GELİŞMELER

  9. Reel Ekonomik Kriz: • Önce büyüme hızlarının düşüşü ve ekonomide yavaşlama • Yatırımların kısılması • Harcamaların kısılması • Üretimin daralması • İstihdam ve işsizlik sorunlarıyla • Dış ticarette köklü daralma ve dalgalanmalara ulaşmıştır. Küresel kriz finansal varlıkların aşırı değerlendirilmesine dayalı şişkinlik ve istikrarsızlıktan kaynaklansa da hızla reel ekonomik krize dönüşerek; ekonomik ve finansal yapısı zayıf ve de dış açığı yüksek olan tüm ülkeleri daha köklü biçimde etkilemiştir.

  10. 3. Küresel Krizin Boyutu ve Arka Planı Dünya ticaret hacmi; 2006’da %9.8’lik büyüme hızı, 2007’de %7.5 ve 2008’de %6.2’lik değer alırken 2009’da %-2.1’lik bir düşüşe geçmesi beklenmektedir. Dünya ekonomisinin büyüme hızı aynı dönemde yüzde 4’den binde 9’a düşmektedir. Üstelik 2009’da yüksek gelirli OECD ülkelerinde negatif büyümeler beklenmektedir.

  11. Esasen bu ülkelerdeki Milli Gelir ve endüstriyel üretim 2008’in ikinci ve üçüncü çeyreğinde güçlü düşüşler göstermiştir. 2009’da ise çok daha hızlı daralmalar yaşanacaktır. Buna karşılık 2007’de yaklaşık %12 büyüyen Çin ekonomisinin büyüme hızı biraz düşmekle birlikte 2009’da yine de %7.5 büyüyecektir. Hindistan’ın 2007’deki %9’luk büyüme hızı 2009’da yine de % 5.8 olacaktır. Bu ülkelerde ihracatta daha güçlü olarak ve ithalatta kısmi düşüşler beklenmektedir. Daralan dış talebin, arttırılan iç talep ve kamusal harcamalarla önemli ölçüde dengelenmesi beklenmektedir.

  12. 4. Türkiye’nin Ekonomik Krizi Türkiye’de batıdaki gibi türev piyasalar ve ürünler yoktur. Ayrıca Türkiye’de yaşanan 2001 krizi deneyimi ve bu kriz sonrasında gerçekleştirilen bankacılık reformu sayesinde Türkiye’nin eşik altı konut kredisi veya finansman krizi gündemde değil. Bu nedenle bazı çevreler, krizin Türkiye’den teğet geçeceğini savundu.

  13. Oysa ki reel ekonomik krizin Türkiye’yi teğet geçmesi mümkün değildi. Zira, • Ülke içindeki didişmeci siyasi gerilim iklimi ile • Yüksek cari açık Türkiye’nin iki temel sorunudur. İç siyasi çekişmeye dayalı siyasi istikrarsızlık ile dış ticaretten kaynaklanan ekonomik kırılganlık Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sıcak para nedeni ile ekonomi de ciddi sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Cari açık ve dış açık aşağıdaki gibidir:

  14. 2008 yılında ülkeden çıkan sıcak para 4,7 milyar $’dır. • Yüksek döviz kuru kısa dönemdeki borç ödemesinde önemli kur riskleri nedeniyle önemli bir sıkıntı yaratıyor. • Büyüme hızı 2008 yılının ilk üç çeyreğinde de bir önceki yılın aynı dönemlerinin altında gerçekleşmiştir. • Sanayi üretim endeksi Aralık 2008’de geçen yılın aynı dönemine göre %17,6 oranında düşmüştür. • İmalat Sanayi kapasite kullanımı Ocak 2009’da %63.8’e düşmüştür. • İstihdam da ciddi daralmalar yaşanmakta ve resmi işsizlik oranları %12,3’e yükselmiştir. • Kurulan şirket sayıları da 2008 yılında büyümek bir yana %34,7 azalmıştır.

  15. The Economist Dergisi Türkiye’de sanayi sektörünün çökmekte olduğunu yazmıştır. • İSO beklenti anketi 2009’un ilk yarısında işletmelerin; üretimde %59,8’i; iç satışlarda %61,7’si; dış satışlarda %56’sı; istihdamda %51,2’si düşüş beklemektedir. • Aşağıdaki grafikler Türkiye’de yabancı sermaye girişlerinin büyümeyi arttırmadığını ve • Cari açık artarken de büyüme hızının düştüğü görülmektedir.

  16. Türkiye’nin Önemli Riskleri • Dış açık sorunu • Kısa vadeli borçlar sorunu • Daralan dış kaynak nedeniyle kaynak sıkıntısı gibi parasal riskler yanında, Seçimler nedeniyle • Politik popülizm nedeniyle bütçe açığı • Daralan ekonomi nedeniyle vergi kayıpları (Dış ticaretin sürüklediği büyüme de daralan dış ticaret nedeniyle önemli vergi kaybı ve içerideki vergi kaybı)

  17. 5.Çözüm İçin Yeni Arayışlar Krizleri ben ikiye ayırmak istiyorum. • Kısa dönemli konjonktürel krizler (3-5 yıllık) • Uzun dönemli yapısal dönüşüm krizleri

  18. Konjonktürel krizlerde daralan iç talebi canlandırmak, üretimi harekete geçirmek önem kazanır. Yapısal dönüşüm krizleri daha uzun süreli ve kapsamlı reformları gerekli kılar. Son kriz, hem ulusal düzeyde hem de küresel düzeyde yapısal dönüşümlere ihtiyaç duymaktadır. ABD ve İngiltere gibi ülkeler ard arda önlem paketleri getirmelerine rağmen krizde henüz dip noktaya ulaşılmadığı, en azından bir yıl daha süreceği düşüncesindeler.

  19. Vergi politikalarının konjonktürel krizde kullanımında iki hipotez üzerinde durulur. Bunlar Laffer Hipotezi ile Starving the Beast Hipotezidir. • Laffer Hipotezi “vergi oranlarının düşürülmesi ile mükellefin gelir ve harcamalarını arttırarak ekonomik aktivite ve büyümeyi canlandırması” görüşüne dayanır. • Starving the Beast Hipotezi ise tam aksine vergi indirimlerinin bütçe açığını arttırıp; kamu harcamalarını sınırlandırarak büyümeyi düşüreceği tezine dayanır. Ancak bunlardan hangisinin etkili olacağı; ekonominin içinde bulunduğu koşullar ve toplumsal psikoloji yanında vergi indiriminin çeşidi, boyutu, kapsamı ve zamanlamasıyla yakından ilgilidir. Vergi politikaları konjonktürün özelliklerine bağlı olarak para ve diğer maliye politikalarıyla birlikte uygulanması durumunda etkin sonuç verebilir.

  20. Yapısal dönüşüm krizlerinde süreç politikasının para, maliye ve ücret politikaları yanında; kurumsal düzenleme, sistem ve yeniden yapılanma politikalarına ihtiyaç vardır. Bu, politika uygulamalarında yakın ve uzak amaçlar titizlikle izlenmelidir. Bugün yaşanan küresel krizde her ülkenin kendinin yapabileceği yapısal ve kurumsal politikalar yanında küresel politikalara da ihtiyaç vardır. Örneğin bugün ABD ve AB üyeleri kriz için kendi kurtarma paketleri ile finansal düzenleme ve reform paketlerini devreye koyma gayreti içindedirler. Ayrıca küresel boyutta G-20’lerle yeni arayışlar gündemdedir.

  21. 20 Kasım 2008’de Washington’da yapılan G-20’ler toplantısı Bretton Woods (1944)’den beri yapılan en önemli Dünya Finans Reformu Toplantısı olarak görülmüş ve 47 adet önlem önerilmiştir. Bu önlemler Türkiye’de tartışılmamıştır. Ayrıca G-20’ler 2 Nisan’da Londra’da ikinci kez, Washington Toplantısının hızlı ve tam olarak uygulanması için Londra’da toplanacaktır. Bu toplantının hazırlığı olarak AB’nin önde gelen devlet ve hükümet başkanları 23 Şubat’ta Berlin’de bir hazırlık toplantısı yaptılar.

  22. Bu toplantılarda yapılmak istenenler özetle şöyledir: • Bu toplantılar “Yeni Dünya Finans Sistemi” arayışı olarak görülmektedir. • Bu toplantılarla “Dünya Finans Mimarisi” şekillendirilmek isteniyor. • Tüm finans, sınai ürün ve mal piyasalarının kuruluş yerine bakılmaksızın, boşluk bırakmadan Gözetim ve Denetim altına alınması (özellikle Hedge fund’lar dahil özel yatırım şirketlerini gözetim ve denetim altına alacak uygun kurumlaşmalar ile derecelendirme kuruluşlarının kayıt ve gözetim altına alınması)

  23. Tüm ülkelerin küresel ticarete müdahaleci engellere karşı çıkarak, Dünya ticaretinin daha da açık hale getirilmesinin sağlanması (Dünya Ticaret Örgütü’nün gelecek ay yapılacak olan Doha Toplantısı’na destek verilmesi-kriz için getirilen paket ve banka kurtarma girişimlerini rekabeti engelleyici etkilerinin mutlak anlamda en düşük düzeyde tutulması) • Krizlerden kaçınabilmek için küresel boyutta “çerçeve düzen” yaratılması. Kalıcı bütçe politikası ve ekonomik faaliyet koşullarının belirlenmesi • Vergi cenneti oluşturan, işbirliği ve şeffaflığa dayanmayan finans merkezlerine karşı kararlı önlemlerin alınması için bağlayıcı kurallar ve araçların oluşturulması

  24. Hizmet karşılığı ücret ödemelerinin temel kurallarının belirlenmesi, riziko yaratan bonus ödemelerden vazgeçilmesi. Teşvik sisteminin kesin olarak kalıcı ve uzun dönemli sonuçlara bağlanması • Finansman piyasalarındaki gerginlik sürmekte olduğundan sistem bütünü açısından önemli finansman kurumlarına desteğin sürdürülmesi bankaların firma ve tüketicilere kredi açması için her türlü kolaylığın gösterilmesi • Krizi güçlendirici etkisi olan düzenlemeler gevşetilmeli. Bankalar öz sermayeleri için iyi dönemlerde ve mümkün olduğunca en kısa zamanda fon oluşturmalı • Batık kağıtlar için AB ortak bir çözüm bulmalı

  25. IMF kriz yönetimi için güçlendirilmelidir. Kaynakları ikiye katlanmalı. IMF kredi enstrümanları için yeni bir düzenlemeye gidilmeli. Dünya Bankası ve Avrupa Bankası kalkınma desteği için kaynaklarını genişletmeli • IMF ve Dünya Bankası’na kurum olarak açık seçik bir zaman ve içerik planlaması ile kendilerini reforme etmeleri önerilmektedir. IMF ve Finansal İstikrar Forumu’nun rizikolara karşı ön uyarı sistemleri geliştirmeleri sağlanmalı. (Finansal İstikrar Forumu’nun gelişmiş ülkelerden G-20’ye genişletilmesi 2 Nisan öncesinde öneriliyor.)

  26. 6. Türkiye İçin Çözüm Önerileri Ekonomik sistem ve yapı politikaları, ağırlıklı olarak uzun dönemli olmakla birlikte, uzak ve yakın amaçların açıklanarak devreye sokulması, kriz ortamı psikolojisinin atlatılması, geleceğe güven duyulması ve sorunların proje ve uygulama bazında ele alınması açısından diğer önlemler kadar etkilidir.

  27. Ekonomik Sistem Politikası: • Türkiye’nin bilinçli bir ekonomik sistem politikası yoktur. Serbest piyasa sistemi; başı boşluk ve keyfilik değil; belirlenen kurallar ve kurumlar çerçevesinde özel inisiyatife özgürlük alanı yaratmaya dayalıdır. Türkiye serbestiyi, sosyalliği, ekoloji ve yenilikçiliği birlikte içeren, bilgi çağının yenilikçi piyasa sisteminikararlılıkla uygulamaya geçirmelidir. • Yenilikçi piyasa sistemi; yenilik ve verimliliğe dayalı rekabet süreciyle “etkinliği”-“başarı rekabeti” hedefiyle gerçekleştirir. Piyasa sürecinde başarı ve etkinliğin sağlanması temel hedef alınmalıdır. • Türkiye, hem ülke içinde, hem de küresel boyutta yenilikçi rekabet stratejisi ve politikasını oluşturmalıdır.

  28. Türkiye’de geçmişte ve günümüzde hükümetler; yandaş olan ve olmayan “şirket” veya “iş adamı” ayrımıyla piyasa sistemini içinden dinamitleyen, en büyük haksız ve yıkıcı rekabet örnekleri vermişlerdir. Bu, başarı rekabeti mantığı ile bağdaşmaz ve piyasalar ayıklama işlevini etkin yapamaz. Siyaset, iş dünyasında haksız rekabet yaratmama iradesini göstermelidir. • Piyasa sistemi; çevre dostu olduğu kadar; toplumsal barış, uzlaşma ve işbirliği için, bilgi çağının sinerji yaratıcı toplumsal yapısını oluşturucu, yeni sosyal boyutu devreye sokan politikalar oluşturmalıdır.

  29. Bilgi çağının sistem politikasında ekonomik birim ve sosyal gruplar arasında karşıtlık değil, sinerji yaratıcıişlevsel işbirliği vardır. Birey ve devlet; işçi – işveren işlev olarak birbirini tamamlar. En az (ejderha) devlet değil; işlevini yerine getirebilecek, gerekli olduğu kadar devlet vardır; işlevi iş dünyasının işbirliği içinde onun önünü açmaktır.

  30. Yapısal Politikalar • Ekonominin dinamik yapılanmasını sağlayan temel unsur, bilim ve teknolojideki yenilik sürecidir. Bilgi çağında Ar-Ge ve yenilikler entegre sistemler içinde teknopark ve teknokentlerde gerçekleşir. Türkiye, teknoparkları etkin düzenleyerek yeni bir teknopark ve teknokent stratejisi oluşturmalıdır. • Uzmanlığa dayalı teknoparklar oluşturulmalıdır (organize sanayiler, sanayi toplumunun konseptidir). • Türkiye, yenilikçi ve sürdürülebilir bilgi bazlı sanayileşme stratejisini oluşturmalıdır.

  31. Yenilikçi sanayileşme stratejisinin dayanağı olan, küresel bağlantılı ulusal, bölgesel ve kentsel yenilik ağlarını oluşturmalıdır. • Türkiye, geleceğin teknolojisi olan nanoteknoloji enstitülerini ve teknoparklarını şimdiden kurmalıdır. • Kalkınmanın değişen içeriği nedeniyle yerel potansiyellerini harekete geçirici işlev üstlenen kalkınma ajansları, yerel kalkınmanın etkin unsurları olarak düzenlenmeli, yenilikçi sanayileşme stratejisi ile bütünleştirilerek Ağ-Kentler modeliyle bölgesel kalkınmayı sürüklemelidir.

  32. Yenilikçi gelişmenin ve teknoparkların ihtiyaç duyduğu nitelikli-uzman işgücünü (entelektüel sermayeyi) yetiştirici eğitim ve öğrenim projeleri devreye sokulmalıdır. • Yenilikçi gelişmenin, örgütsel altyapısı olan “sosyal sermaye” ve “kültürel altyapısı” olan “kurumsal sermaye” oluşturmalıdır.

  33. Süreç Politikası

  34. Bu bütünsellik birlikte gözetilmelidir • Kısa dönemdeki cari açık, kısa dönemli dış borç ve döviz ihtiyacı nedeniyle IMF ile anlaşma kaçınılmaz görünüyor. • Ayrıca yenilikçi kalkınma ve sanayileşme stratejileriyle, süreç politikası amaçları birlikte bütünleştirilmelidir. İstikrar amacı 30 yıldır tek başına gerçekleşmedi. Çünkü talep enflasyonu ile mücadele edilirken, maliyet enflasyonu ile karşılaşıldı. • Krizde talep daraldı. Kalıcı çözüm; istikrar amacının, yenilikçilik merkezli bilgi toplumu yapılanışı içinde sanayileşme ve büyüme – kalkınma stratejilerini birlikte bütünleştirmekten geçer.

  35. Türkiye sadece istikrar ve ticaretin sürüklediği bir strateji ile yetinerek krizleri sağlıklı atlatamaz. • Teşvik ve sosyal yardımlar gelişi güzel değil; yenilikçi piyasa sisteminin kurumsal çerçevesi içinde düzenlenmelidir. • Hangi vergilerde, hangi oranların ne zaman ve ne kadar düşürüleceği veya döviz ve faizle ne şekilde oynanacağı maliye ve merkez bankası uzmanlarına verilecek genel çerçeve stratejiler içinde onlara bırakılmalıdır.

More Related