650 likes | 992 Views
9.Sınıf Psikoloji. 4.Ünite Ruh Sağlığının Temelleri STRES ( 12-16 / 05 / 2014 ). S T R E S. A.) Stres Nedir ?
E N D
9.SınıfPsikoloji 4.Ünite Ruh Sağlığının Temelleri STRES ( 12-16 / 05 / 2014 )
S T R E S
A.) Stres Nedir ? Stres, zararlı durumlara karşı, vücudun reaksiyonudur. Beynimiz bir tehdit hissettiğinde, vücudumuzda bazı kimyasal reaksiyonlar ile size yaralanmanızı önlemek için bir şekilde hareket sağlar. Bu reaksiyon ‘’savaş yada kaç ‘’ olarak bilinen stres yanıtıdır. Stres yanıtı sırasında ,kalp hızı artar, nefes alışı hızlanır, kaslarınız gerginleşir, ve kan basıncı yükselir.
Stres konusunu,aşağıdaki terimleri ele alarak anlamaya çalışmak gerekir : Stres yaratan durum : Fizyolojik ve psikolojik bakımdan strese neden olan olay,koşul veya kuvvet Travma : Kişinin tanık olduğu veya yaşadığı, güvenliğine ve yaşamına tehdit olarak algıladığı olay
Stres : Dış veya iç uyarıcılara karşı ortaya çıkan fizyolojik ve psikolojik tepkiler bütünü Tükenme : Şiddetli ve uzun süreli fiziksel ve zihinsel etkinlik ve aşırı yüklenme sonucu oluşan stres. Başa Çıkma Davranışları ve Savunma Mekanizmaları : Stres yaratan durumu ortadan kaldırmaya veya etkisini azaltmaya yönelik yaklaşımlar
B.) Stresin Kaynakları,Türleri : 1.) İçsel Nedenler 2.) Dışsal Nedenler
İçsel Nedenler : Stresin içsel nedenleri, engellenme ve çatışmadır. Örn; Bir profesyonel basketbol takımında oynamayı istemek ile derslerdeki yüksek başarı düzeyini korumak arasında kalan kişi, çözemediği bir yaklaşma-yaklaşma çatışmasını ve onun yol açtığı stresi yaşamaktadır.
Örn; Bir kişiyi işe almayı istememek ile o kişinin işe alınmasını söyleyen işverenin öfkesine hedef olmayı istememek arasında kalan bir şantiye yöneticisi kaçınma-kaçınma çatışmasını ve ona yol açan stresi yaşar. Örn; Sevdiği kızla hayatını birleştirmek isteği ile,itici bulduğu bazı davranışları nedeniyle ondan ayrılmak düşüncesi arasında bocalayan genç, yaklaşma-kaçınma çatışmasını ve onun yol açtığı stresi yaşar.
Strese neden olan birbirine zıt bazı istekler vardır. Bağımsızlık ve Bağımlılık İkilemi: Örn; ergen bağımsız olmayı ister. Ancak bir yandan da onun için yaşamı kolaylaştıran ebeveynine bağımlı olma fikri cazip gelir. Bağımsız olmayı istememe ve bağımlı olmayı da istememe
Yakınlaşma ve Yalnızlık İkilemi : Bir yandan belirli bir kişiye( aileden birine, bir arkadaşa,sevdiği gence, eşe) çok yakın olmayı,ona en derinde yatan düşüncelerimizi ve duygularımızı açmak isteriz. Bir yandan da, çok fazla açılırsak incineceğimizden veya bütün bunları duyduktan sonra o kişinin bizi istemeyeceğini düşünürüz ve korkarız
İşbirliği ve Rekabet İkilemi : Ahlaki kurallar insanlara yardım etmeyi, onlarla ortaklaşa iş görmeyi gerektirir. Ancak yaşamın bir diğer gerçeği de rekabettir. Rekabet, kardeşinizle ‘’annem beni daha fazla sevsin’’, okul arkadaşlarınızla ‘’en yüksek notu ben alayım’’, çalışma ortamında, ‘’en hızlı ben yükseleyim’’ gibi arzular,rekabetin sonucudurTüm yaşamımız boyunca,başkaları ilebirlikte çalışmak ve yarışmak arasında kalırız
Diğer İç ve Dış Etkenler En karanlık an, şafak sökmeden önceki andır. İ. Paulo Coelho, Simyacı
Stresin dışsal etkenleri bireyin dış çevresinde oluşur. Dışsal etkenler 3 bölümde incelenir : 1.)Travmaya neden olan olaylar 2.)Kontrol edilemeyen olaylar 3.)Yordanamayan olaylar ---Bireyin sınırlarını zorlayan dış koşullar
Travmaya Neden Olan Olaylar Bunlar günlük yaşamda rastlamadığımız,sıradışı olaylardır. Travmayı, büyük tehlikeler içeren olaylar yaratır. ..deprem, ..sel, ..şiddetli fırtına gibi doğal afetlerdir.
..savaş, ..nükleer kaza, ..yangın, ..büyük trafik kazaları, ..tecavüz, ..öldürme niyetli saldırı gibi insan eliyle oluşan travma
Bu travmalardan birini yaşayan kişinin verdiği tepkiler belli bir sıra izler: Evre 1. Olayın hemen ardından insanlar önce donup kalır. Devam eden tehlikenin yada yaralarının farkında değildirler. Kendilerinde değiller. Örn; bir araba kazasından sağ olarak kurtulan kişi, olası benzin sızması ve yangını düşünmeden arabanın yanına gider ve oralarda dolaşır.
Evre 2. Kazadan kurtulan kişi, bu evrede edilgendir.En temel etkinlikleri bile yapmayı akıl edemez. Fakat başka kişilerin söylediklerini yerine getirir. Evre 3. Bu evrede kazazede kaygı içindedir.Dikkatini toplayamaz, bu yüzden herhangi bir işe başlayamaz, çalışıyorsa işe gidemez. Örn; bir araba kazasından sağ kurtulan kişi, yanına bir araba yaklaşınca çok huzursuz olur.
Kontrol Edilemeyen Olaylar Ölüm gibi bazı olayların kontrol edilmesi olanaksızdır. Bazı olaylar ise kontrol edilebilir. Örn; işten çıkarılmayı birey kontrol edebilir.Bunu da işten çıkarılmasına neden olan davranışlarını değiştirerek yapar. Diğer yandan,birey işten çıkarılmayı kontrol edemiyeceğini düşünüyorsa,işten atılma beklentisi strese neden olur.
Yordanamayan Olaylar Stres yaratıcı olayın olacağını önceden bilmek, stresin şiddetini azaltır. Kişi kendini bu olaya hazırlar. Üzen,acı veren etkileri azaltacak yollar bulur.
Bireyin Sınırlarını Zorlayan Dış Koşullar Her insanın kendi yetenekleri, neleri yapıp neleri yapamayacağı ,yeteneklerinin sınırları konusunda bir değerlendirmesi vardır. Sınav Neden Strese Yol Açar??? Çünkü, sınavlarda yeteneğin zorlanması, kişinin yetenek düzeyinin sınav için yeterli olmaması tehlikesi her zaman vardır.
Strese sadece olumsuz durumlar neden olmaz. Kişinin çok sayıdaki davranışını değiştirmesini gerektiren her koşul strese yol açar. Evlenme mutlu bir olaydır,evliliğe neşe ve mutlulukla başlanır.Ancak, ortak yaşamın gerektirdiği yeni davranışlar kişinin sabrını zorlayabilir. ( çoraplarını yere atıyor,vb.)
C.) STRESİN GÜNLÜK YAŞAMA ETKİLERİ 1.)) Bedendeki Etkileri 2.)) Psikolojik Etkileri
Bedendeki Etkileri :Çağın hastalığı stres, her türlü hastalığa zemin hazırlıyor. Bilim adamları stres altındaki vücutta neler yaşandığını şöyle açıklıyor: 1-Sinir sistemi: Vücut, bir anda bütün enerji kaynaklarını bu dış tehditle mücadele etmeye yönlendirir. “Savaş ya da kaç” tepkisi olarak adlandırılan bu durumda sempatik sinir sistemi, böbreküstü bezlerine “Adrenalin ve kortizol salgıla” talimatı verir.
Bu hormonlar kalp atışlarını hızlandırırken, tansiyon ve kandaki şeker oranı da yükseltir. Tehdit geçince ise vücut dengesi tekrar sağlanır. 2-Kas ve iskelet sistemi: Kaslar gerilip katılaşır. Bu durumun uzun sürmesi baş ağrısına zemin hazırlayabileceği gibi kas ve iskelet sisteminde çeşitli rahatsızlıklara yol açabilir.
3-Solunum sistemi: Stresli durumlarda daha sık aralıklarla ve daha zor nefes alınır. Bu da kimi insanlarda panik atakları tetikleyebilir. 4-Kalp-damar sistemi: Trafik sıkıştığında yaşanan türden geçici (akut) stres, kalp atışlarını hızlandırır ve kalp kaslarının büzülmesine yol açar. Daha büyük kaslara kan taşıyan damarlardaki kan seyrelir ve vücudun bu bölgelerine daha fazla kan pompalanmasına neden olur. Sık tekrarlanan akut stres, kalp damarlarında iltihaplanmalara ve dolayısıyla kalp krizlerine neden olabilir.
5-Endokrin (iç salgı) sistemi: Beynin gönderdiği sinyaller doğrultusunda böbreküstü bezleri “kortizol” ve “epenifrin” salgılar. Her ikisi de “stres hormonu” olarak tanımlanmaktadır. Bu iki hormon salgılandığında, karaciğer de glikoz salgısını artırır. Aslında bu, vücudun savunma yöntemidir ve stresli durumlarda “savaş ya da kaç” stratejisini uygulamak için gereken enerjiyi sağlar.
6-Mide - bağırsak sistemi: Her zamankinden daha az ya da daha çok yenir. Daha fazla yemeniz, alkol ya da sigara tüketimini artırmanız durumunda reflü ya da kalp yanması gibi hastalıklar ortaya çıkabilir. Stres ayrıca, yemekteki besleyici maddelerin normal emilim şeklini ya da besinin vücuttaki dolaşım hızını değiştirerek sindirim sisteminizi de vurabilir. Bunun sonucunda kabızlık ya da ishal ortaya çıkar.
7-Üreme sistemi: Kronik stres, sperm ve testosteron düzeyini azaltabilir, iktidarsızlık yaratabilir. Kadınlarda adet düzeni bozulur, kimi zaman tamamen kesilir ya da sancılı adetler başlar. Stres cinsel isteği de azaltabilir.
Psikosoma tik Hastalıklar : Bedensel rahatsızlıklara, psikolojik ( duygusal,bilişsel) etkenlerin yol açmasıdır. Ülser, astım, hipertansiyon, kolit gibi…
Psikolojik Etkileri : 1.) Kaygı 2.) Öfke ve Saldırganlık 3.)Kayıtsızlık ve Çökkünlük( depresyon) 4.) Bilişsel Bozukluk ( sınav kaygısı gibi)
DEPRESYON Depresyon; evet gerçekten de nedir depresyon? Artık herkes “Depresyondayım” diyor. Aslında depresyon, temel belirtileri isteksizlik, hayattan zevk alamamak, içinden hiçbir şey gelmemek olan bir hastalık halidir. Hastalığın üzerine basarak söylemek gerekirse, bir beyin bozukluğudur. Beyinin ön alanlarında, alın ve şakak bölgelerinde ortaya çıkan bir hastalıktır.
Depresif bozukluk hem vücudu, hem düşünceleri, hem de duygu durumunu (mood) etkileyebilir. Kişinin yemek yemesinden uyumasına, fiziksel dayanıklılığından sağlıklı düşünce üretebilmesine kadar her şeyini bozabilir. Depresyon, kesinlikle “geçici üzüntü” ile aynı şey değildir. Kimi zaman kendimizi dibe vurmuş gibi hissedebiliriz, bu her zaman depresyonda olduğumuz anlamına gelmez. Depresyonda olan kişiler, kendilerini yalnızca hayatın akışına bırakarak iyileşemeyebilirler. ‘Kendi kendine iyileşme’ depresyon geçiren hastaların yarısında mümkündür.
Ancak tedavi olunmadığında belirtiler (semptomlar) haftalarca, aylarca, hatta yıllarca sürebilir. Oysa uygun tedavi, depresyondaki birçok insana yardımcı olabilir. Depresyonda şiddetli üzüntü ya da umutsuzluk hissi vardır ve en az iki hafta sürer. Kişinin çalışmak, yemek yemek, uyumak gibi günlük hayat etkinlikleri bozulur. Depresif kişiler ümitsiz olmaya ve kimseden yardım göremeyeceklerine inanmaya eğilimlidirler. Böyle hissettikleri için de kendilerini suçlarlar.
osyal etkinliklere katılmaktan kaçınır, aile ve arkadaşlarından uzaklaşırlar. Hatta kimi zaman ölümü ya da intiharı düşünebilirler
Depresyon Türleri Tüm depresyon türleri aynı değildir. Aynı zamanda klinik depresyon olarak bilinen majör depresyon ve distimi olarak da bilinen kronik depresyon en yaygın türdür. Fakat kendine özgü işaretleri, belirtileri ve tedavisi olan başka depresyon türleri de vardır.
Majör Depresif Bozukluk nedir? Majör depresif bozukluk belirtileri şunlardır: Çalışamama Uykusuzluk Yemek yiyememe Bir zamanlar keyif alınan aktivitelerden artık zevk alamama
Depresif ruh hali Çevrede gelişen olaylara karşı ilgisiz kalma Majör depresyon veya klinik depresyon, normal günlük yaşamınızı engelleyebilir. Depresif semptomlar ıstıraba veya fonksiyon bozukluğuna sebep olur. Klinik depresyonda belirtiler kendiliğinden oluşur, ilaç yan etkisi veya uyuşturucu bağımlılığı ya da hipotiroit gibi tıbbi durumlar sonucu ortaya çıkmaz.
Ç.) Başa Çıkma Davranışları : ‘’Bir sınavın üstesinden gelmenin tek yolu onunla yüz yüze gelmektir. ‘’ 1.) Probleme Odaklı Başa Çıkma 2.) Duygulara Odaklı Başa Çıkma a.)Davranışsal stratejiler b.)Bilişsel stratejiler c.) Destek grupları
Olumsuz duygularla baş etmenin bir yolu da savunma mekanizmalarını kullanmaktır. Freud tarafından öne sürülen savunma mekanizmaları, Bilinçaltına bastırılan dürtü ve isteklerin yarattığı kaygıyı azaltmada kullanılır. ..Savunma mekanizmaları kişinin problemi algılama biçimini değiştirir.Kişi kendini aldatır.
Savunma mekanizmalarını zaman zaman hepimiz kullanırız .Ancak bu mekanizmalar kişinin kalıcı problem çözme stratejileri haline gelmemelidir.Kendini aldatmayı içeren bu mekanizmalar , sorunların kalıcı ve akılcı şekillerde çözümünü engeller.
Savunma Mekanizmaları 1.)Bastırma 2.)Gerileme 3.)Mantığa bürünme 4.)Yansıtma 5.)Entellektüelleştirme 6.)Reddetme 7.)Ters tepki oluşturma
8.) Özdeşim kurma 9.)Yer değiştirme
BAŞLICA SAVUNMA MEKANİZMALARI 1)BASTIRMA Bilinçaltına itme, unutma, bilinçten uzaklaştırmaya çalışma gibi ifadelerle de anlatılan bastırma birey için kaygı ve üzüntü verici olay ve durumların unutulmaya çalışılması yani bilinçaltına itilmesidir.
2)BAHANE BULMA (MANTIĞA BÜRÜME) Neden bulma biçiminde de ifade edilebilen bahane bulma bireyin olaylar ve durumlar karşısında asıl sebebi söyleyemeyip nedenler uydurmasıdır. Çok istediği halde arkadaşı kadar zengin olamayan ve onu kıskanan bireyin ”Zenginlik insanın başına büyük dertler açar.” demesi örnek olarak verilebilir.
3)YANSITMA Başkasını suçlama ya da kendi suçunu başkasına atma olarak tanıdığımız yansıtma tam anlamıyla bireyin kendi yanlışlıklarını, olumsuzluklarını başkalarında görmesidir. Saldırgan eğilimli birinin diğer insanları saldırganlıkla suçlaması örnek olarak verilebilir.